
Table of Contents
RTÜK’ün de ceza verdiği, NOW TV’de yayınlanan Şakir Paşa Ailesi dizisi hakkında mahkemeden geçmiş ve gelecek bölümleri için yayın durdurma kararı çıktı. Mahkeme kararında, dizide yaşananların toplumun hafızasına gerçekmiş gibi ‘kazınacağı’ belirtildi.
Şakir Paşa’nın torunları, bugün yazılı açıklama yayınlayarak mahkeme kararını paylaştı.
Açıklamada, İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin dizinin mevcut bölümleri ile gelecek bölümleri hakkında yayın durdurma kararı verdiği kaydedildi.
İşte Ailenin Açıklaması
Açıklamada şöyle dendi: “Büyükdedemiz Şakir Paşa ve dedemiz Cevat Şakir Kabaağaçlı‘nın ve ailemizin itibar ve şerefine ağır saldırı niteliğinde olan, senaryo adı altında gerçeğe aykırı ve haksız şekilde dedelerimize itibar suikastına dönüşen dizi ile ilgili olarak, açtığımız davada Sayın İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi dizinin mevcut bölümlerinin yayınının durdurulmasına, yeni bölümlerin çekimlerinin ve yayının durdurulmasına karar vermiştir.”
RTÜK, söz konusu diziye bir sahnesi nedeniyle yüzde 3 idari para cezası ve 3 kez de program durdurma yaptırımı uygulamıştı.
Halikarnas Balıkçısı Kimdir
17 Nisan 1890 tarihinde, Osmanlı’nın son köklü ailelerinden Şakir Paşa Ailesi’ne mensup babasının yüksek komiser olarak görev yaptığı Girit’te doğdu. Babası Girit ve Atina‘da sefirlik ve valilik yapan Mehmed Şakir Paşa, annesi Giritli Sare İsmet Hanım; amcası II. Abdülhamid devri Sadrazamı Ahmed Cevad Paşa, dedesi Şurayı Askerî Dairesi Reisi Miralay Mustafa Asım Bey‘dir.
Cevat, Şakir Paşa’nın ikinci eşinden ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Doğumdan bir önceki gece annesi İsmet Hanım’ın rüyasında Musa peygamberi görmesinden dolayı Musa ön adını almış, II. Abdülhamit zamanındasadrazamlık ve kumandanlık yapmış ve iki evliliğinden de çocuğu olmayan ve onu kendi çocuğu gibi seven amcası Cevat ile babası Şakir’in isimleri ise adı olmuştur: Musa Cevat Şakir.

Cevat Şakir, altı çocuklu ailenin en büyük evladıydı. Ailesinin tüm fertleri sanatta yetenekliydi. Sırasıyla dünyaya gelen Hakkiye, Ayşe, Suat, Fahrünnisa ve Aliyeadlı kardeşlerinden Fahrünnisa resim alanında, Aliye gravür alanında üne kavuştu; Hakkiye’nin kızı Füreya Koral, ilk Türk kadın seramikçi oldu; Fahrünnisa’nın çocukları Nejad Melih Devrim ressam; Şirin Devrim ise tiyatrocu oldu.
Cevat Şakir, çocukluk hayatının ilk yıllarını babası Şakir Paşa’nın elçi olarak bulunduğu Atina‘da geçirdi. İlköğrenimini Büyükada‘da, orta ve liseyi 1907’de Robert Kolej‘inde tamamladı. İlk yazısı aynı yıl İkdamgazetesinde yayımlandı. Bu, İngilizceden tercüme bir yazıydı. Lise öğreniminden sonra İngiltere‘de denizcilik öğrenimi yapmak istediyse de ailesinin ısrarı ile Oxford Üniversitesi‘nde tarih öğrenimi gördü. 1913’te İtalyan bir hanımla evlenerek İtalya’da kaldı ve resim öğrenimi gördü.
İstanbul’a döndüğünde gazete ve dergilerde yazılar yayınlamaya başladı. Aile, 1914 yılında maddi sıkıntı içine girmiş ve babası Mehmed Şakir Paşa Afyon’daki Kabaağaçlı çiftliğine yerleşmişti. Babasının çiftlikte bir tartışma anında Cevat Şakir’in silahından çıkan kurşunla vurularak ölmesi üzerine cinayet iddiasıyla yargılandı ve 15 yıl kürek cezasına çarptırıldı. Cezasının yedi yılını çektikten sonra baş gösteren verem hastalığından ötürü tahliye edildi.
1925 yılına kadar geçimini, haftalık dergilerde çeviriler ve yazılar yayımlayarak, resim ve modern tarzda tezhipler yaparak, karikatür çizerek ve renkli dergi kapakları tasarlayarak sağladı. Türk basınında kapak tasarımının gelişimine önemli katkılarda bulundu.
Dört asker kaçağının kadersizliğiyle ilgili olarak “Hüseyin Kenan” takma adıyla kaleme aldığı 13 Nisan 1925 tarihli “Hapishanede İdama Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmağa Nasıl Giderler” başlıklı öyküsünden ötürü İstanbul İstiklal Mahkemesinde yargılandı. ‘Memlekette isyan bulunduğu sırada, askerî isyana teşvik edici yazı yazmaktan suçlu bulundu. Mahkeme Başkanı Ali Çetinkaya tarafından idama mahkûm edilmek istendiyse de, Kılıç Ali Bey‘in önerisiyle kalebentlikle Bodrum’a sürüldü.
Üç yıllık sürgün hayatının yarısını Bodrum’da geçirdi. Cezasının kalan kısmını İstanbul’da tamamladıktan sonra, insanlarını ve doğal güzelliklerini çok sevdiği Bodrum’dan uzak kalamadı. Bu yüzden tekrar Bodrum’a dönerek yaklaşık 25 yıl orada yaşadı.
Bodrum’un Antik Çağ’daki adı olan Halikarnas‘ı mahlas olarak benimseyen Cevat Şakir, Bodrum’da balıkçılık dâhil çeşitli işlerde çalıştı. İlk evliliği Fransız bir kadınlaydı ve Alyoşa isminde bir çocukları oldu.Edebiyat sahasına giren eserlerinin büyük bir kısmını da Bodrum’da yazdı. İkinci evliliğini dayısının kızı Hamdiye, üçüncü evliliğini Hatice Hanım’la yapan Cevat Şakir’in üç evliliğinden beş çocuğu oldu. Çocukları ortaöğrenim çağına geldiğinde, o yıllarda kasabada ortaokul olmadığı için ailesini İzmir’e taşıdı. Geçimini yazarlık ve turist rehberliği yaparak sağladı, ayrıca rehberlik kurslarında ders verdi. 13 Ekim 1973’te İzmir’de kemik kanseri nedeniyle hayatını kaybetti ve vasiyeti üzerine Bodrum’a defnedildi. Kabri Bodrum-Gümbet‘teki Türbe Tepesi’nde manevi oğlu Şadan Gökovalı ile seçtiği yerde küçük bir müzesi ile birlikte “Halikarnas Balıkçısı Müzesi” adı altında bulunmaktadır.