ZORUNLU KARŞILIK ORANI YÜZDE 8’DEN YÜZDE 12’YE YÜKSELTİLDİ

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), mevduatı/katılım fonu için karşılık oranı yüzde 8’den yüzde 12’ye yükseltildiğini bildirdi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesi amacıyla karşılık uygulamasında değişiklik yapıldığını duyurdu. Bu doğrultuda, bankaların 1 yıla kadar (1 yıl dahil) vadeli Türk Lirası cinsi yükümlülüklerinden; yurt dışı repo işlemlerinden sağlanan fonlar, yurt dışından kullanılan krediler ve yurt dışı bankalar mevduatı/katılım fonu için karşılık oranı yüzde 8’den yüzde 12’ye yükseltildi.

Zorunlu Karşılık Oranı Nedir?

Finans ve ekonomi dünyasında sıkça duyduğumuz kavramlardan biri olan zorunlu karşılık oranı, merkez bankalarının para politikası araçlarından biridir. Bu oran, bankaların topladıkları mevduatların belirli bir yüzdesini merkez bankasında tutmasını zorunlu kılar. Peki, bu oran neden önemlidir ve ekonomiyi nasıl etkiler? Gelin, bu konuyu detaylı bir şekilde inceleyelim.

Bu oran, Merkez Bankası tarafından belirlenir ve bankacılık sisteminin likidite yönetimi açısından kritik bir rol oynar. Bu kalem, ekonominin genel durumu ve enflasyon gibi faktörlere bağlı olarak değiştirilebilir.

Amacı Nedir?

  1. Finansal İstikrarı Sağlamak: Bankaların yeterli rezerv tutmalarını mecbur kılarak, likidite krizlerinin önüne geçer. Örneğin, 2001 Türkiye Ekonomik Krizi sırasında birçok banka likidite sorunu yaşamış ve bazıları iflas etmiştir. Bu tür krizleri önlemek için merkez bankaları, bankaların belirli bir rezerv tutmasını sağlar.
  2. Para Arzını ve Kredi Hacmini Kontrol Etmek: Merkez bankası, zorunlu karşılık oranlarını artırarak veya düşürerek kredi arzını düzenler.
  3. Enflasyonla Mücadele: Para arzını kontrol altında tutarak enflasyonun aşırı yükselmesini engeller.
  4. Banka Güvenliğini Artırmak: Bankaların aşırı risk almasını önler ve mevduat sahiplerinin parasının güvende olmasını sağlar.

Zorunlu Karşılık Oranının Ekonomiye Etkileri

1. Zorunlu Karşılık Oranı Artırıldığında Ne Olur?

  • Bankaların kredi verme kapasitesi azalır, çünkü daha fazla rezerv tutmaları gerekir.
  • Piyasada dolaşan para miktarı azalır, bu da enflasyonun düşmesine yardımcı olabilir.
  • Ekonomik büyüme yavaşlayabilir, çünkü krediye erişim zorlaşır.
  • Faiz oranları yükselebilir, çünkü bankalar kredi arzını sınırlayınca kredi maliyetleri artar. Örneğin, 1980’lerde ABD Merkez Bankası (FED), enflasyonu kontrol altına almak için faiz oranlarını önemli ölçüde artırmıştır. Bu durum, krediye erişimi zorlaştırmış, borçlanma maliyetlerini yükseltmiş ve ekonomik büyümeyi yavaşlatmıştır. Ancak uzun vadede enflasyonun düşmesine katkıda bulunmuştur.

2. Zorunlu Karşılık Oranı Düşürüldüğünde Ne Olur?

  • Bankalar daha az rezerv tutacağı için kredi verme kapasitesi artar.
  • Daha fazla kredi verilmesiyle birlikte piyasaya daha fazla para girer, bu da ekonomik büyümeyi teşvik edebilir.
  • Ancak, enflasyon artabilir, çünkü para arzı artışı mal ve hizmet fiyatlarının yükselmesine neden olabilir.
  • Faiz oranları düşebilir, çünkü bankalar kredi vermeye daha istekli hale gelir. Bu durum, bireyler ve işletmeler için daha düşük maliyetli borçlanma anlamına gelebilir, böylece yatırım ve tüketim harcamalarını artırarak ekonomik büyümeyi destekleyebilir. Örneğin, 2008 Küresel Finansal Krizi sonrasında, ABD Merkez Bankası (FED) faiz oranlarını düşürerek piyasaya daha fazla likidite sağlamış ve ekonomik toparlanmayı teşvik etmiştir. Benzer şekilde, 2020 COVID-19 pandemisi sırasında birçok merkez bankası faiz oranlarını düşürerek ekonomiyi canlandırmaya çalışmıştır.

Türkiye’de Durum

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), zorunlu karşılık oranlarını belirleyerek para politikası araçlarını kullanır. TCMB, ekonomik koşullara göre bu oranları artırarak ya da azaltarak finansal istikrarı sağlamaya çalışır.

Özellikle enflasyon yüksek olduğunda, TCMB zorunlu karşılık oranlarını artırarak kredi genişlemesini kısıtlamayı tercih edebilir. Tersi durumda, ekonomik durgunluk yaşandığında oranları düşürerek bankaların kredi vermesini teşvik edebilir.

Son yıllarda Türkiye’de bankacılık sisteminde yapılan düzenlemelerle, yabancı para ve Türk lirası mevduatları için farklı zorunlu karşılık oranları uygulanmaktadır. Böylece, döviz rezervlerinin artırılması veya TL’nin güçlendirilmesi gibi amaçlarla farklı politikalar izlenmektedir.

Sonuç

Zorunlu karşılık oranı, merkez bankalarının para politikasında önemli bir araç olarak kullanılır. Bankaların kredi verme kapasitesini, piyasadaki likiditeyi ve enflasyonu doğrudan etkileyen bu oran, ekonomik dengelerin korunmasında kritik bir rol oynar.

Türkiye ve dünya genelinde merkez bankaları, ekonomik dalgalanmalara bağlı olarak bu oranları düzenlemekte ve para arzını yönetmektedir. Ekonomiyle ilgilenen herkesin, bu aracın nasıl çalıştığını ve etkilerini anlaması, finansal okuryazarlık açısından büyük önem taşır.

Related Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir