Birleşmiş Milletler Meteliğe Kurşun Mu Atıyor?

Birleşmiş Milletler Meteliğe Kurşun Mu Atıyor?

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Paris İklim Anlaşması ve Dünya Sağlık Örgütü’nden (WHO) çekilmesinin ardından, şimdi de Birleşmiş Milletler’den (BM) çekilme olasılığı uluslararası arenada ciddi tartışmalara yol açıyor. Trump’ın bu adımları, sadece uluslararası kuruluşların değil, küresel barış, güvenlik ve kalkınma alanında da büyük bir krize işaret ediyor. Eğer bu politikalar devam ederse, BM’nin varlığı ve etkinliği ciddi anlamda zayıflayabilir, hatta kuruluşun iflası dahi gündeme gelebilir.

ABD’nin Uluslararası Kuruluşlara Müdahalesi ve Politikaları

ABD, dünya siyasetinde ve ekonomisinde belirleyici rol oynayan en büyük güçlerden biri konumunda. Ancak, Donald Trump’ın başkanlığı döneminde, özellikle küreselleşmeye karşı çıkan, milliyetçi ve izolasyonist politikalar ön plana çıktı. Bu politikalar, ABD’nin uluslararası kuruluşlar ve anlaşmalardaki tutumunu köklü biçimde değiştirdi.

Paris İklim Anlaşması ve WHO’den Çekilme

İklim değişikliğine karşı küresel çabaların önemli bir parçası olan Paris Anlaşması’ndan ABD’nin çekilmesi, bu alanlardaki küresel işbirliğine ciddi bir darbe vurdu. Aynı şekilde, Dünya Sağlık Örgütü’nden (WHO) çekilme veya finansal katkılarını azaltma girişimleri, küresel sağlık krizlerinde ABD’nin sorumluluk almaktan kaçındığını gösterdi. Trump yönetimi, bu kuruluşların maliyetli ve kontrolsüz olduğunu iddia ederek, kendi çıkarlarına uygun olmadıklarını öne sürdü.

ABD’nin Birleşmiş Milletler’den Çekilme Girişimi

Şimdi ise, en büyük ve en etkili uluslararası kuruluşlardan biri olan BM’de de benzer bir politika gündeme geldi. Trump’ın bu yöndeki adımları, sadece uluslararası kuruluşların değil, küresel barış ve güvenlik ortamının da ciddi anlamda sarsılacağı endişelerini beraberinde getiriyor.

Birleşmiş Milletler Meteliğe Kurşun Mu Atıyor?
Birleşmiş Milletler Meteliğe Kurşun Mu Atıyor?

Geçmişten Günümüze BM’nin Değişimi

BM’ye Başlangıç ve İlk İzlenimler

Benim kişisel deneyimim, 2002 yılında, New York’ta BM’de gazetecilik yapmaya başlamamla başladı. O zamanlar, Manhattan’daki ikiz kulelerin gölgesinde, BM’nin dünyadaki en önemli kararların alındığı yer olarak büyük bir saygı ve hayranlık duyardım. “İşte dünyadaki en yüksek karar mekanizması burada” diye düşünürdüm. Ancak, zamanla bu algı değişti.

Günümüzün Gerçekleri

İşte o köprünün altından çok sular aktı. BM, artık eskisi kadar prestijli ve güçlü değil. Özellikle, uluslararası siyasi çatışmaların, savaşların ve krizlerin yoğunlaştığı bu dönemde, BM’nin krizleri çözmedeki yetersizliği, uluslararası toplum tarafından açıkça kabul ediliyor. Suriye, Yemen, Ukrayna gibi krizler, BM’nin müdahale kapasitesinin sınırlarını gösterirken, kurumun etkinliği de sorgulanıyor.

Mali Kriz ve Kurumsal Zayıflama

Ancak, BM’nin en büyük sorunlarından biri finansal kriz. Kurumsal bütçeleri hızla eriyen BM, ihtiyaç duyduğu kaynaklara ulaşmakta zorlanıyor. Birçok ülke, özellikle Amerika ve Çin gibi büyük katkı sağlayan ülkeler, aidatlarını zamanında ödemiyor ya da ödemeleri geciktiriyor. Bu durum, BM’nin insani yardım ve kalkınma projelerini aksatıyor.

Guterres’in Uyarısı

Geçen yıl Eylül ayında, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Financial Times’a verdiği röportajda, kurumun finansal açıdan ciddi bir erimenin eşiğinde olduğunu belirtti. “Dünyanın bütün sorunlarını biz çözemeyiz. Ne paramız var, ne de gücümüz,” diyerek, BM’nin kaynak ve güç açısından yetersizliğine dikkat çekti. Bu, kurumun gerçek anlamda kriz içinde olduğunu gösteriyor.

ABD’nin BM ve Uluslararası Kuruluşlardan Çekilme Olasılığı

Finansal Kriz ve Gelişen Tehditler

ABD, BM’nin en büyük iki finansöründen biri konumunda. Demokratik ve Cumhuriyetçi partilerin farklı tutumları olsa da, Trump’ın politikaları, BM’ye olan mali katkıları ciddi anlamda kısıtlamaya çalışıyor. Beyaz Saray’ın Nisan 2025’te yayınladığı not, ABD’nin BM ve barış gücü misyonlarına sağladığı finansmanın sonlandırılması gerektiğini belirtiyor.

Resmi Adımlar ve Kararlar

Aynı zamanda, 4 Şubat 2025’te Trump, ABD’nin BM üyeliğinden çekilmesi ve çeşitli uluslararası kuruluşlardaki katılımın gözden geçirilmesi için yürütme emri imzaladı. Bu adımlar, Amerikan Kongresi’nden geçerse, BM’nin mali yapısında büyük bir kriz patlak verebilir.

Üye Ülkelerin Katkıları ve Krizin Derinliği

BM’nin toplam bütçesi yaklaşık 3.3 milyar dolar civarında. Üye ülkelerden sadece 49’u, zorunlu aidatlarını zamanında ödeyebildi. ABD ve Çin, toplam bütçenin yaklaşık yüzde 20’sini karşılıyor. Ancak, ABD’nin bütçesini kısması, Çin ve diğer ülkelerin de katkılarını azaltmasına neden olacak. Bu durum, BM’nin operasyonlarını sürdürmesini imkânsız hale getirebilir.

Kurumsal ve İnsan Kaynakları Üzerindeki Etkileri

Maaş ve İnsani Yardımların Durumu

ABD’nin finansal katkılarının durması veya azaltılması halinde, BM personel ve tedarikçilerine maaş ödemeleri yapılamayabilir. Özellikle, Eylül ayına kadar personel ve tedarikçilere ödeme yapılamaması, kurumun operasyonlarını ciddi şekilde aksatabilir. En büyük risk ise, BM barış gücü askerlerinin maaşlarının ödenememesi olabilir. Bu durum, küresel barış operasyonlarının da sekteye uğraması anlamına gelir.

Eğer Kongre Onay Verirse?

Yine de, tüm bu adımların gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, ABD Kongresi’nin tutumuna bağlı. Kongre çoğunluğunun Cumhuriyetçilerden oluşması halinde, BM’den çekilme ve finansal desteğin kesilmesi kararı alınabilir. Bu durumda, BM’nin varlığı ve etkinliği ciddi anlamda zayıflayabilir; hatta kuruluşun fiilen iflası kaçınılmaz olabilir.

Değerlendirme

ABD’nin uluslararası kuruluşlardan çekilme politikası, sadece kurumların değil, küresel barış ve güvenlik ortamının da geleceğini ciddi biçimde tehdit ediyor. BM, 80 yıl önce kurulduğundan beri, uluslararası diplomasinin ve kalkınmanın en önemli platformlarından biri oldu. Ancak, finansal ve politik krizler, kurumun etkinliğini ve gücünü ciddi anlamda zayıflatıyor.

Eğer ABD, BM’den çekilirse, bu, sadece finansal bir kriz değil; aynı zamanda, uluslararası toplumun kolektif aklını ve dayanışmasını da zayıflatacaktır. Bu durumda, küresel barış ve güvenlik, özellikle çatışma bölgelerinde, daha da kırılgan hale gelebilir. Gelişmekte olan ülkeler ve kriz bölgeleri, bu boşluğu doldurmakta zorlanacak ve küresel istikrar tehlikeye girecektir.

Sonuç olarak, ABD’nin uluslararası kuruluşlardan çekilme kararı, sadece Amerika’nın politik tercihleriyle sınırlı kalmayıp, bütün dünyanın geleceğini ilgilendiren büyük bir risk oluşturmaktadır. Bu nedenle, uluslararası toplumun ve örgütlerin, bu gelişmelere karşı ortak çözümler ve güçlü politikalar geliştirmesi şarttır.

  • Editörün Seçimi

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir