
Table of Contents
Yurt Dışı Yatırımcıların Türkiye Piyasasındaki Hareketleri
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından her hafta düzenli olarak açıklanan veriler, yurt dışında yerleşik kişilerin Türkiye finans piyasalarındaki faaliyetlerini anlamak için önemli bir kaynak sunuyor. 7 Mart hafta sına ilişkin son veriler, piyasa fiyatı ve kur hareketlerinden arındırılmış şekilde yayımlandı ve yabancı yatırımcıların hisse senedi ile devlet iç borçlanma senedi (DİBS) piyasalarındaki tutumlarını gözler önüne serdi. Bu hafta, yurt dışında yerleşik kişiler 216,3 milyon dolarlık net hisse senedi alımı gerçekleştirirken, DİBS tarafında ise dikkat çekici satışlar gözlendi. Bu blog yazısında, söz konusu verileri detaylı bir şekilde ele alarak, Türkiye ekonomisi ve uluslararası sermaye akımları açısından ne anlama geldiğini inceleyeceğiz.
Hisse Senedi Piyasasında Yabancı İlgisi Devam Ediyor
7 Mart haftasında yurt dışında yerleşik kişilerin Türk hisse senedi piyasasına olan ilgisi net bir şekilde ortaya çıktı. Toplamda 216,3 milyon dolarlık net hisse alımı gerçekleştiren yabancı yatırımcılar, Borsa İstanbul’daki (BIST) pozisyonlarını artırmayı tercih etti. Bu alım, Türkiye’deki şirketlerin hisse senetlerine yönelik güvenin bir göstergesi olarak yorumlanabilir. Özellikle son dönemde Türk Lirası’ndaki dalgalanmalar ve enflasyonist baskılar göz önüne alındığında, yabancıların hisse senedi piyasasına yönelmesi dikkat çekiyor. TCMB’nin verileri piyasa fiyatı ve kur hareketlerinden arındırarak sunması, bu alımların spekülatif kur hareketlerinden ziyade daha temel bir ilgiye dayandığını düşündürüyor.
Hisse senedi stoklarının piyasa değeri ise 34 milyar 547,6 milyon dolar (kısaca 34,5 milyar dolar) seviyesinde gerçekleşti. Bu rakam, yurt dışında yerleşik kişilerin Türk hisse senedi piyasasında uzun vadeli ve ciddi bir varlık tuttuğunu gösteriyor. Haftalık 216,3 milyon dolarlık net alım, bu devasa stokun yanında nispeten küçük bir artış gibi görünebilir; ancak bu hareket, yabancıların mevcut pozisyonlarını koruma ve hafifçe artırma eğiliminde olduğunu ima ediyor. Türkiye ekonomisinin büyüme potansiyeli, şirket kârlılıkları ya da değerleme oranları, bu ilgiyi tetikleyen unsurlar arasında olabilir.
DİBS’te Satış Baskısı Hakim
Hisse senedi alımlarının aksine, DİBS tarafında yurt dışında yerleşik kişiler net satış yönünde bir tutum sergiledi. TCMB verilerine göre, DİBS (Kesin Alım) kategorisinde 159,4 milyon dolarlık net satış gerçekleşti. Bu, yabancı yatırımcıların devlet tahvillerine yönelik iştahlarının azaldığını gösteriyor olabilir. Aynı hafta, DİBS (Ters Repo) işlemlerinde 21,4 milyon dolar, DİBS (Teminat) işlemlerinde ise 169,3 milyon dolarlık net satış kaydedildi. DİBS (Ödünç) kategorisinde ise herhangi bir işlem gerçekleşmedi; bu durum, bu alanda faaliyetlerin durma noktasında olduğunu işaret ediyor.
DİBS stoklarına bakıldığında ise, yabancıların hâlâ önemli bir pozisyona sahip olduğu görülüyor. DİBS (Kesin Alım) stokları 19 milyar 623,6 milyon dolar, DİBS (Ters Repo) stokları 1 milyar 761,8 milyon dolar ve DİBS (Teminat) stokları 10 milyar 412,2 milyon dolar seviyesinde. Toplamda 30 milyarı aşan bu stoklar, Türkiye’nin devlet tahvillerinin uluslararası yatırımcılar için hâlâ cazip bir varlık sınıfı olduğunu kanıtlıyor. Ancak haftalık net satışlar, bu stokların bir kısmının elden çıkarıldığını ya da portföylerin yeniden yapılandırıldığını düşündürüyor. Küresel faiz oranlarındaki artışlar, Türkiye’nin borçlanma maliyetlerindeki yükseliş ya da risk algısındaki değişimler, bu satış baskısını açıklayabilecek faktörler arasında yer alıyor.
Şirket Borçlanma Senetleri ve Diğer Kalemler
Yurt dışında yerleşik kişilerin şirket borçlanma senetlerine yönelik ilgisi ise sınırlı kaldı. Haftalık bazda 11,4 milyon dolarlık net alım gerçekleşti. Bu rakam, hisse senedi alımları ya da DİBS satışlarıyla kıyaslandığında oldukça mütevazı görünüyor. Genel yönetim dışındaki sektörlerin ihraç ettiği borçlanma senetlerinin stok değeri ise 740,1 milyon dolar olarak açıklandı. Bu, özel sektör borçlanma araçlarının yabancı portföylerinde daha küçük bir yer tuttuğunu, ancak yine de tamamen göz ardı edilmediğini gösteriyor.
Verilerin Ekonomik Anlamı
7 Mart haftasına ait bu veriler, Türkiye’nin uluslararası sermaye akımları açısından karmaşık bir tabloyla karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. Hisse senedi alımları, yabancı yatırımcıların Türk şirketlerine ve ekonomik büyümeye olan inancını yansıtabilir. Özellikle BIST 100 endeksinin son dönemdeki performansı ya da bazı sektörlerdeki kârlılık artışları, bu alımları tetikleyen unsurlar arasında olabilir. Ancak DİBS tarafındaki satışlar, daha temkinli bir yaklaşımın da devrede olduğunu gösteriyor. Türkiye’nin yüksek enflasyon ortamı, TCMB’nin faiz politikaları ve küresel risk iştahındaki dalgalanmalar, DİBS satışlarını açıklamak için kullanılabilecek olası nedenler arasında.
Bu hareketler, Türkiye ekonomisinin dış finansmana bağımlılığı ve yabancı sermayenin tutumu açısından da önemli ipuçları sunuyor. Hisse senedi stoklarının 34,5 milyar doları aşması ve DİBS stoklarının 30 milyarı geçmesi, Türkiye’nin uluslararası yatırımcılar için hâlâ büyük bir pazar olduğunu kanıtlıyor. Ancak haftalık net hareketler, bu ilginin kısa vadede nasıl şekilleneceği konusunda belirsizlik yaratıyor. Örneğin, DİBS satışları, Türkiye’nin borçlanma maliyetlerini artırabilir ve kamu finansmanı üzerinde baskı yaratabilir. Öte yandan, hisse senedi alımları, BIST’teki likiditeyi destekleyerek piyasa dinamiklerini olumlu etkileyebilir.
Küresel ve Yerel Faktörlerin Rolü
Bu verileri değerlendirirken, küresel ve yerel ekonomik gelişmeleri de göz ardı etmemek gerekiyor. ABD Merkez Bankası (Fed) ya da Avrupa Merkez Bankası (ECB) gibi büyük oyuncuların faiz politikaları, yabancıların DİBS’e olan ilgisini etkileyebilir. Eğer küresel faiz oranları yükseliyorsa, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin tahvilleri daha az cazip hale gelebilir. Aynı şekilde, Türkiye’nin enflasyonla mücadelesi, TCMB’nin para politikası adımları ve döviz kuru oynaklığı da yabancıların kararlarını şekillendiren temel unsurlar arasında.
Dengeli ama Belirsiz Bir Tablo
7 Mart haftasına dair TCMB verileri, yurt dışında yerleşik kişilerin Türkiye piyasalarındaki dengeli ama bir o kadar da belirsiz tutumunu yansıtıyor. Hisse senedi alımları ile DİBS satışlarının bir arada gerçekleşmesi, yabancıların portföylerini yeniden dengeleme çabası içinde olduğunu düşündürüyor. 34,5 milyar dolarlık hisse senedi stoku ve 30 milyarı aşan DİBS stoku, Türkiye’nin uluslararası sermaye için önemli bir destinasyon olmaya devam ettiğini kanıtlıyor. Ancak kısa vadeli net hareketler, bu ilginin nasıl evrileceği konusunda daha temkinli bir tablo çiziyor. Türkiye ekonomisinin bu verilerden nasıl etkileneceği, hem iç politikaların hem de küresel gelişmelerin seyrine bağlı olarak şekillenecek. Önümüzdeki haftalarda TCMB’nin açıklayacağı yeni veriler, bu trendlerin kalıcı mı yoksa geçici mi olduğunu anlamak için kritik bir rehber olacak.