TÜRKİYE’DE BİLİNMEYEN 5 TASARIMCI

TÜRKİYE’DE BİLİNMEYEN 5 TASARIMCI

Modanın Keşfedilmeyi Bekleyen Yıldızları: Türkiye’de Az Bilinen 5 Tasarımcı ve Dünya Modasından İlham Veren Koleksiyonlar

Moda dünyası her geçen gün sınırlarını genişletirken, bazı yetenekler hak ettikleri ilgiyi görmek için bekliyor. Bu yazımızda, Türkiye’de henüz yeterince tanınmayan 5 usta tasarımcıyı ve dünya modasında ses getiren son koleksiyonları bir araya getirdik. CELINE’in Akdeniz esintili yaz koleksiyonundan, Zoe Gustavia Anna Whalen’in mistik tarih yolculuğuna; Andrea Tang’in “kendin olmanın güzelliği” mesajından, Eckhaus Latta’nın cinsiyetsiz devrimine ve tabii Rei Kawakubo’nun modayı sanata dönüştüren vizyonuna uzanan bu rehber, tarzınıza yeni bir soluk katacak.

“Gerçek stil, kuralları yıkmakla başlar” diyenlerdenseniz, bu keşif dolu moda yolculuğuna hazır olun. İşte karşınızda, gardırobunuzu ve bakış açınızı değiştirecek o özel isimler…

ÉTÉ CELINE Yaz Koleksiyonu: Fransız Tatil Şıklığı

image 84
TÜRKİYE'DE BİLİNMEYEN 5 TASARIMCI 6

CELINE’in ÉTÉ yaz koleksiyonu, Akdeniz’in tuzlu esintisi ve Güney Fransa’nın nostaljik havasından ilham alıyor. Saint-Tropez ve Côte d’Azur’un tembel ama zarif ruhunu yansıtan bu koleksiyon, Fransız “Effortless Chic” tarzını sade ve lüks detaylarla buluşturuyor. “ÉTÉ” (yaz), güneşli günler ve tatilin huzurunu simgeliyor. Hedi Slimane’in vizyonu, Akdeniz’in zamansız güzelliğini kıyafet ve aksesuarlara işliyor.

Koleksiyonun öne çıkanları:

Çantalar: Rafya ve dana derisinden Triomphe logolu sepet çantalar, büzgülü mini çantalar, şeritli kanvas tote’lar.

Tekstil Aksesuarları: Geniş kenarlı hasır şapkalar, leopar ve Triomphe motifli ipek eşarplar.

Ayakkabılar: Rafya terlikler, deri sandaletler ve kanvas loafer’lar, hem rahat hem şık.

Güneş Gözlükleri ve Takılar: Kedi gözü gözlükler, Les Perles inci takılar, pamuklu saç bantları.

MAISON CELINE: Jakarlı seyahat çantaları, ahşap dokuma hamaklar.

Giyim: Örgü yelekler, pamuklu setler, denim ve yüzme kıyafetleri.

ÉTÉ CELINE, plajdan şehre zarafeti taşıyor. Rafya çanta, beyaz elbise ve hasır şapkayla yaz stilinizi tamamlayın!

Zoe Gustavia Anna Whalen: 2025 Sonbahar Hazır Giyim Koleksiyonu – Mistik ve Tarihsel Bir Deneyim

ZGAW 2023 Runway 0201
TÜRKİYE'DE BİLİNMEYEN 5 TASARIMCI 7

Zoe Gustavia Anna Whalen’in 2025 Sonbahar Hazır Giyim Koleksiyonu, East Village’daki Performance Space’te mum ışığıyla aydınlatılan karanlık bir ortamda sergilendi. Tasarımcı, koleksiyonunda tarihsel unsurları modern bir yorumla birleştirerek, kolektif bir mistik deneyim yaratmayı hedefliyor. Whalen, moda gösterisini bir platform olarak kullanarak insanları bir araya getiriyor ve samimi bir duygusal bağ kuruyor.
Koleksiyonun Özellikleri
Tarihsel Referanslar: Korse ve krinolin gibi 18. yüzyıl ve Victoria dönemi unsurları, modern ve heykelsi formlarla yeniden yorumlanıyor.

Malzeme Kullanımı: Ölü stok, vintage ve buluntu materyallerle sınırlı üretim; termal kumaş, keten ve pamuklu çuval gibi mütevazı tekstiller öne çıkıyor.

Teknik Detaylar: Balmumu daldırma tekniğiyle üretilen üst parçalar ve vintage gümüş kaplamadan yapılan ortaçağ tarzı zırhlar.

Estetik Yaklaşım: Pieter Bruegel’in kış manzaralarını anımsatan çizme tarzı pantolonlar ve el yazmalarından fırlamış gibi görünen metal şapkalarla resimsel bir güzellik.

Kültürel ve Sanatsal Bağlam

Whalen’in koleksiyonu, tarihsel vücut kontrol unsurlarını yumuşak, heykelsi formlara dönüştürerek Püriten bir ruhu yansıtıyor. Karanlık ve ışık arasındaki denge, topluluk desteği ve “sönmeyen ateş” temasıyla birleşiyor. Tasarımcı, “dünyanın ağırlığı ve karanlıkla hesaplaşma” olarak tanımladığı temada kişisel tükenmişlik ve umutsuzluk hissini, topluluğun yükselen enerjisiyle dengeliyor.

Andrea Tang’in 2025 İlkbahar/Yaz Koleksiyonu: “I AM ENOUGH”

iamenough
TÜRKİYE'DE BİLİNMEYEN 5 TASARIMCI 8

Andrea Tang, Londra merkezli bir moda tasarımcısı ve kendi adını taşıyan markanın kurucusudur. Sanat ve modellik geçmişinden gelen ilhamla, kadınların doğal güzelliklerini kutlayan tasarımlar yaratıyor. 2021’de kurduğu ANDREA TANG markasıyla, minimal ama güçlü bir moda anlayışı sunuyor.

Londra merkezli tasarımcı Andrea Tang, 2025 İlkbahar/Yaz koleksiyonuyla “I AM ENOUGH” (Kendim Yeterim) mesajını sunuyor. Sanat okulunda başlayan yolculuğu, 16 yaşında Paris, Londra ve Milano moda haftalarında modellik yaparak şekillendi. 2021’de kendi markasını kuran Tang, kadınların doğal hallerini kucaklayan zarif ve pratik tasarımlar yaratıyor. Koleksiyon, İngiliz minimalizmini yansıtan sade ama kaliteli parçalarla öne çıkıyor: soluk pastel tonlar, nefes alan keten, yumuşak örgüler ve ipeğin akıcı dokusu.

Dover’ın beyaz kayalıklarından ilham alan koleksiyon, doğanın “esnek gücünü” yansıtıyor. Soluk renkler, eski fotoğrafların tonlarından ve güneşin soldurduğu kumaşlardan esinleniyor. Boyasız deve yünü, keçi kaşmiri ve ipek gibi doğal malzemeler, Japon Ōmi kurutma ve stereo dokuma gibi özel tekniklerle işleniyor. Tang, doğum izleri veya yaşlanma gibi “kusurları” kucaklayarak kadınların kendilerini sevmelerini teşvik ediyor. Zamansız, çok yönlü ve konforlu tasarımlar, kadınları kısıtlamak yerine özgürleştiriyor. Dover’da çekilen kampanya, kadınların güçlü ve narin yönlerini vurguluyor. ANDREA TANG, her kadının olduğu gibi güzel olduğunu fısıldıyor.

Eckhaus Latta: Moda, Sanat ve Cinsiyetsizliğin Sınırlarını Zorlayan Bir Marka

image 85
TÜRKİYE'DE BİLİNMEYEN 5 TASARIMCI 9

Moda dünyasında geleneksel normları yıkan, deneysel tasarımlarıyla öne çıkan Eckhaus Latta, 2011 yılında Mike Eckhaus ve Zoe Latta tarafından kuruldu. İkili, Rhode Island School of Design’da (RISD) tanıştı; Mike heykel, Zoe ise tekstil tasarımı okudu. New York ve Los Angeles merkezli bu marka, cinsiyetsiz tasarımları, avangart yaklaşımı ve sanatla iç içe geçen koleksiyonlarıyla moda sahnesinde kendine özgü bir yer edindi.

Cinsiyetsiz ve Akışkan Tasarımlar

Eckhaus Latta, modada cinsiyet sınırlarını belirsizleştiren bir estetik sunuyor. Koleksiyonlarında bol kesimler, asimetrik formlar ve unisex parçalar dikkat çekiyor. Geleneksel erkek ve kadın giyim kodlarını reddeden marka, giysileri bir ifade aracı olarak kullanıyor.

Deneysel Malzemeler ve Yenilikçi Teknikler

Şeffaf kumaşlar, yıpranmış denim, el örgüsü dokular ve geri dönüştürülmüş malzemelerle çalışan Eckhaus Latta, alışılmadık dokuları cesurca bir araya getiriyor. Patchwork detaylı jeanler, şeffaf örgü elbiseler veya dekonstrükte ceketler, markanın imzası haline gelen parçalar arasında.

Sanatla İç İçe Bir Moda Anlayışı

Tasarımları sadece giyim değil, birer sanat eseri niteliğinde. Galeri sergilerinden, performans sanatından ve enstalasyonlardan ilham alan ikili, moda gösterilerini de birer tiyatro performansına dönüştürüyor. Ugo Rondinone gibi sanatçılarla iş birlikleri yaparak disiplinlerarası projelere imza atıyorlar.

Sürdürülebilir ve İş Birlikçi Bir Yaklaşım

Yerel üretime ve sanatçı iş birliklerine önem veren marka, sürdürülebilir moda anlayışını benimsiyor. Son koleksiyonlarında pastel tonlar ve neon vurgularla dikkat çeken parçalar, bol kesim pantolonlar ve dekonstrükte detaylarla öne çıkıyor.

Eckhaus Latta, modayı giyilebilir sanat olarak yeniden tanımlarken, izleyiciye alışılmışın dışında bir deneyim sunuyor. Eğer siz de sınırları zorlayan, özgün ve avangart tasarımlara ilgi duyuyorsanız, bu markanın koleksiyonlarını mutlaka takip etmelisiniz!

Peki ya siz, cinsiyetsiz moda ve sanatın kesişiminde neler düşünüyorsunuz?

Rei Kawakubo ve Comme des Garçons: Modanın Sınırlarını Yıkan Bir Devrim

1969’da Tokyo’da doğan Comme des Garçons (“erkekler gibi”), adıyla olduğu kadar tasarımlarıyla da moda dünyasını sarsan bir manifesto niteliğinde. Kurucusu Rei Kawakubo, 1981’de Paris Moda Haftası’nda sunduğu siyah ağırlıklı, yırtık dokulu ve asimetrik koleksiyonuyla “Hiroşima chic” olarak anıldı – adeta bir savaş sonrası estetiğiyle geleneksel güzellik anlayışını yerle bir etti.

Cinsiyetsiz modanın öncüsü, 1990’larda Play çizgisiyle sokak modasına dokundu, Dover Street Market ile moda ve sanatı aynı çatıda buluşturdu. Nike, Supreme ve Louis Vuitton gibi devlerle yaptığı iş birlikleri, onu sadece bir tasarımcı değil, bir kültür elçisine dönüştürdü. 2017’de Metropolitan Museum of Art’taki retrospektifi “Art of the In-Between” ise modanın bir sanat formu olduğunu tüm dünyaya kanıtladı.

Kawakubo’nun dekonstrüktif yaklaşımı, bugün hala modanın kurallarını yeniden yazıyor: Sizce moda sanat mıdır, yoksa sanat moda mı? Yorumlarda fikirlerinizi bekliyoruz!

🖤 Comme des Garçons’un en sevdiğiniz parçası hangisi?

  • Editörün Seçimi

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir