
Table of Contents
ABD Başkanı Donald Trump’ın ikinci döneminde yürüttüğü politikalar ABD’nin 50 eyaletinde protesto ediliyor.
ABD’nin dışında komşu Kanada ve Meksika’da da protestolar düzenleniyor.
Avrupa kıtasında ise Londra, Paris, Berlin ve Frankfurt’ta Cumartesi günü protesto gösterileri düzenlendi.
20 Ocak’ta ABD’nin 47. Başkanı olarak yemin eden Trump, “Şu andan itibaren Amerika’nın gerileyişi sona ermiştir” demişti.
Reuters haber ajansına konuşan organizatörler başkent Washington’da, Washington Anıtı çevresinde düzenlenen gösteriye 20 bin kişinin katılmasını beklediklerini açıkladı.
Protestocular gösterileri, Trump’ın başkanlık yetkisini genişletmek için attığı adımlara karşı düzenlediklerini söylüyor.
Organizatörler, Cumartesi günkü gösterilerin, Trump’ın göreve gelmesinden bu yana tek bir günde gerçekleşen en büyük protesto eylemi olmasını beklediklerini kaydediyor.
“Elini çek” sloganıyla düzenlenen protesto gösterilerinde, Trump’ın farklı konulardaki politikalarından geri adım atması talep ediliyor.
Elon Musk da protesto ediliyor
Gösterilerde Trump’ın müttefiki milyarder iş insanı Elon Musk’ın politikaları da protesto ediliyor.
Trump’ın onayıyla, Musk’ın Hükümet Verimliliği Bakanlığı ekibi 2,3 milyon federal çalışanın 200.000’den fazlasının işine son verdi.
Sonradan ihtiyaç duyulduğu anlaşılan uzmanların pozisyonlarına geri çağrıldığı da oldu.
ABD’de gelir idaresi alanında faaliyet gösteren İç Gelir Servisi, Cuma günü 20.000’den fazla çalışanı işten çıkarmaya başladı. Bu, toplam kadrosunun yüzde 25’ine denk geliyor.
Cumartesi günü yüzlerce kişi Baltimore yakınlarındaki Sosyal Güvenlik İdaresi’nin genel merkezinin dışında toplanarak, yaşlılara ve engellilere yardım sağlayan kurumdaki kesintilere karşı protesto gösterisi düzenledi.
Kurum yakın zamanda 7.000 personelin işten çıkarılacağını ve milyonlarca kişiye verilen telefon hizmetlerinin sonlandırılacağını duyurmuştu.
Trump’ın vergileri nasıl hesaplandı?
Trump yeni gümrük vergilerini Beyaz Saray’ın Gül Bahçesi’nde devasa bir kartonla tanıttı. İlk başta bu vergilerin mevcut tarifeler ve diğer ticaret engelleri (örneğin yasal düzenlemeler) temel alınarak hesaplandığı düşünüldü.
Ancak daha sonra Beyaz Saray, karmaşık görünen bir matematiksel formül yayımladı.
Bu formülü basitleştirirsek, hesaplama şu şekilde yapılıyor:
- ABD’nin bir ülkeyle olan ticaret açığı alınıyor
- Bu açık, o ülkeden yapılan toplam mal ithalatına bölünüyor
- Çıkan sonuç da ikiye bölünüyor
Formül ayrıca gümrük tarifelerinin fiyatlara bağlı olup olmadığını ve bu fiyatların tarifeleri nasıl etkileyeceğini de hesaba katıyor. Ancak Beyaz Saray tarafından belirlenen sabit değerler birbirini götürdüğü için bunlar hesaplamayı etkilemiyor.
Ticaret açığı, bir ülkenin diğer ülkelerden ithal ettiği mal miktarının, sattığından fazla olması durumunda ortaya çıkar.
Örneğin, ABD Çin’den aldığı malların toplam değeri 440 milyar dolar iken, Çin’e sattığı malların değeri sadece 145 milyar dolar. Bu, 295 milyar dolarlık bir ticaret açığı anlamına geliyor.
295’i 440’a böldüğümüzde yüzde 67 buluyoruz. Bunu ikiye bölüp yukarı yuvarladığımızda yüzde 34 ediyor. Bu nedenle, Çin’e uygulanan tarife yüzde 34 oldu.
Aynı yöntem Avrupa Birliği’ne uygulandığında ise yüzde %20’lik bir tarife ortaya çıktı.
Trump’ın tarifeleri ‘karşılıklı’ mı?
Birçok uzman, bu tarifelerin karşılıklı (mütekabiliyet esasına göre) olmadığını vurguluyor.
Karşılıklı olması için, ülkelerin ABD’ye uyguladığı mevcut tarifeler ve diğer ticaret engelleri dikkate alınarak hesaplanması gerekirdi. Ancak Beyaz Saray’ın resmi metodoloji belgesine göre tarifeler bu şekilde hesaplanmamış.
Bunun yerine, ABD’nin her ülkeyle olan ticaret açığını sıfırlamaya yönelik bir oran belirlenmiş.
Trump, bazı ülkeler için bu formülden saparak tarife uyguladı. Örneğin, ABD’nin İngiltere ile ticaret açığı bulunmuyor. Ancak yine de İngiltere’ye yüzde 10 gümrük vergisi uygulandı.
Yeni gümrük rejimi toplamda 100’den fazla ülkeyi kapsıyor.
‘Geniş çaplı etkileri olacak’
Trump, ABD’nin küresel ticarette kötü bir konumda sahip olduğunu düşünüyor.
Ona göre, diğer ülkeler ABD pazarını ucuz ürünlerle dolduruyor, bu da Amerikan şirketlerine zarar veriyor ve iş kayıplarına neden oluyor.
Aynı zamanda, bu ülkeler ABD ürünlerini rekabet kabiliyetine engeller koyuyor.
Bu nedenle Trump, ticaret açıklarını azaltarak ABD’de üretimi yeniden canlandırmayı ve istihdamı korumayı hedefliyor.
Ancak bu yeni tarife sistemi istenen sonucu verecek mi?
BBC Verify, birçok ekonomistle görüştü. Çoğunluğun görüşü, tarifelerin ABD’nin belirli ülkelerle olan ticaret açığını azaltabileceği, ancak dünya genelindeki ticaret açığını ortadan kaldırmayacağı yönünde.
King’s College London’dan Profesör Jonathan Portes, “Evet, bu ülkelerle olan ikili ticaret açıklarını azaltacaktır. Ancak bu hesaplamada dikkate alınmayan çok daha geniş etkiler olacak” diyor.
Çünkü ABD’nin genel ticaret açığı sadece ticaret engellerinden kaynaklanmıyor, aynı zamanda ABD ekonomisinin işleyiş biçimiyle de ilgili.
Örneğin, Amerikalılar kazandıklarından daha fazla harcayıp yatırım yapıyorlar.
Bu da ABD’nin dünyadan daha fazla mal satın almasına neden oluyor. Bu durum devam ettiği sürece, ABD’nin küresel ticaret açığı sürebilir.
Ayrıca bazı ticaret açıkları tarifelerle değil, meşru nedenlerle de oluşabiliyor. Örneğin, bazı gıda ürünlerini farklı iklimlere sahip ülkelerden almak daha ucuz ve kolay olabiliyor.
London School of Economics’ten Thomas Sampson, “Formül, ABD’nin ticaret açığı verdiği ülkelere tarife uygulamasını meşrulaştırmak için oluşturulmuş. Ekonomik bir mantığı yok ve küresel ekonomiye büyük zarar verecek” diyor.