
İçindekiler
S&P 500 Rekor Kırdı
Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan jeopolitik gelişmeler, ekonomik göstergeler ve merkez bankalarının para politikaları, finansal piyasaların yönünü belirleyen temel unsurlar arasında yer alıyor. Özellikle Orta Doğu’daki İran-İsrail çatışmalarının sona ermesi veya yatışması, piyasalarda risk algısının azalmasına ve risk iştahının yeniden yükselmesine neden oldu. Bu gelişme, küresel borsaların değer kazanmasına ve yatırımcıların daha riskli varlıklara yönelmesine katkı sağladı.
Geçen hafta boyunca, bölgedeki gerilimin azalmasıyla birlikte, borsalar alıcılı seyirler gösterdi. Yurt dışında ABD’li yatırımcılar, önümüzdeki hafta açıklanacak olan önemli makroekonomik verileri yakından takip edecek. Yurt içinde ise enflasyon verileri ve ekonomik göstergeler, piyasalarda yön belirleyici olmaya devam edecek. Bu makalede, küresel piyasalarda yaşanan gelişmeleri detaylarıyla analiz edecek, özellikle ABD ve Avrupa’daki para politikası beklentilerini, jeopolitik gelişmelerin finansal piyasalar üzerindeki etkisini ve yurt içi ekonomik göstergelerin önemi üzerinde duracağız.
Küresel Piyasalarda Son Durum: Jeopolitik Risklerin Azalması ve Risk İştahı
Orta Doğu’da Gerilimin Düşüşü ve Piyasalara Yansıması
Geçen hafta, Orta Doğu’da yaşanan İran-İsrail çatışmalarında ateşkesin sağlanması, küresel piyasalarda risk algısında önemli bir yumuşama yarattı. Bu bölgedeki çatışmalar, enerji fiyatları ve jeopolitik riskler açısından büyük önem taşıyor. Özellikle enerji fiyatlarındaki ani yükselişler, dünya ekonomisinde enflasyonist baskıları artırıyordu. Ancak çatışmaların durması veya yatışmasıyla birlikte, enerji fiyatlarında yaşanan düşüşler, enflasyon beklentilerinde de hafif bir rahatlama sağladı.
Bu gelişmeler, küresel piyasalarda risk iştahını yükseltti ve yatırımcılar, daha riskli varlıklara yönelmeye başladı. Amerikan, Avrupa ve Asya borsalarında görülen yükselişler, bu risk algısının değişimini yansıtıyor. Özellikle, Japonya’dan Çin’e, Avrupa’dan ABD’ye kadar birçok piyasada, alıcılar hareketlendi.

Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Piyasalarda Hareketlilik
ABD borsaları, geçen hafta rekor seviyeleri test etti. Nasdaq endeksi yüzde 4,25, Dow Jones endeksi yüzde 3,82 ve S&P 500 endeksi yüzde 3,44 oranında değer kazandı. Bu yükselişler, piyasalarda genel olarak iyimser bir hava oluşmasına neden oldu. Nasdaq endeksi, özellikle teknoloji şirketlerindeki güçlü performansıyla dikkat çekti. Nvidia, geçen hafta yüzde 9,7 yükselerek, dünyanın en değerli şirketleri sıralamasında Microsoft’u geride bırakarak ilk sıraya yerleşti.
ABD tahvil piyasalarında da yükseliş gözlendi. 10 yıllık tahvil faizi, geçen haftayı yüzde 4,28 seviyesinde tamamladı. Bu, piyasalarda faizlerin yeni zirvelere ulaşması veya duraksamasıyla ilgili belirsizlikleri yansıtıyor. Dolar endeksi ise yüzde 1,3 azalarak, 97,4 seviyesinde haftayı tamamladı. Bu durum, doların güç kaybettiğine işaret ederken, riskli varlıklara olan ilginin arttığını gösteriyor.
Altın ve petrol fiyatlarında ise önemli düşüşler görüldü. Altının ons fiyatı, yüzde 3,28 azalarak 3 bin 274 dolara geriledi. Brent petrol ise, İsrail-İran çatışmalarının sona ermesinin ardından, yüzde 12,6 düşüşle 66,3 seviyesine geriledi. Bu gelişmeler, enerji ve emtia piyasalarında risk iştahının arttığını ve jeopolitik risklerin azaldığını gösteriyor.
Asya ve Avrupa Piyasalarında Gelişmeler
Asya piyasaları da, bölgedeki jeopolitik gelişmelere paralel olarak alıcılar tarafından desteklendi. Nikkei 225 endeksi yüzde 4,55, Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 1,13, Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 3,20 ve Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 1,91 oranında yükseldi. Çin’de sanayi şirketlerinin karlarındaki düşüş, ticaret gerilimleri ve küresel iklimdeki belirsizliklere rağmen, bölgenin genel yönünün yukarı olduğunu gösteriyor.
Gelecek hafta, bölge ekonomilerinde özellikle PMI verileri ve enflasyon göstergeleri takip edilecek. Çin’de imalat ve hizmet sektörleri PMI verileri, ekonomik aktivitenin gidişatı hakkında önemli ipuçları sunacak.
Avrupa’da ise, NATO Zirvesi’nde alınan savunma harcamaları kararı ve Almanya’nın bütçe taslakları, piyasalara olumlu yansıdı. Almanya, savunma harcamalarını 2029’a kadar GSYH’nin yüzde 3,5’ine yükseltmeyi planlıyor. Bu gelişmeler, Avrupa’nın güvenlik ve savunma alanında daha güçlü adımlar attığını gösteriyor.
ABD’de Para Politikası ve Enflasyon Mücadelesi: Fed’in Beklentileri ve Piyasa Yönelimleri
Fed Başkanı Jerome Powell’ın Son Açıklamaları
ABD Merkez Bankası Başkanı Jerome Powell, geçen hafta Kongre’de yaptığı iki ayrı sunumda piyasaların odağında yer aldı. Powell, enflasyonun beklenenden daha zayıf geldiğini ve bu durumun devam etmesi halinde, faiz indiriminin erkene alınabileceğine işaret etti. Ayrıca, iş gücü piyasasının zayıflaması, faiz indirimlerine olan ihtiyacı artırmaya devam ediyor.
Powell, enflasyonun şu anki seviyesine rağmen, enflasyonun güçlü kalması veya iş gücü piyasasının dirençli olması durumunda, Fed’in para politikasını gevşetmekte daha temkinli davranacağını belirtti. Bu açıklamalar, piyasalarda, Fed’in faizleri ne zaman düşüreceği konusunda belirsizliği azalttı ve beklentilerin şekillenmesine neden oldu.
Faiz İndirim Beklentileri ve Piyasa Yönelimi
Powell’ın açıklamaları sonrası, piyasalarda, Fed’in Eylül ayında ilk faiz indirimine gideceği beklentisi güçlendi. Ayrıca, temmuz ayında 25 baz puanlık faiz indirimi yapılacağı öngörüsü de piyasa fiyatlamalarına yansıdı. Analistler, gelecek hafta açıklanacak istihdam verilerinin, faiz indirimi konusunda belirleyici olacağını söylüyor. İş gücü piyasasında beklenti üzeri bir yavaşlama veya soğuma gözlemlenirse, faiz indirimlerinin beklentilerden daha erken gelme ihtimali artacak.
İstihdam Verileri ve Piyasa Sinyalleri
İşsizlik oranı, istihdam artışları ve iş gücü piyasasındaki hareketlilik, Fed politikalarının yönünü belirleyecek en önemli gösterge konumunda. İş gücü piyasasında ciddi bir yavaşlama veya istihdamda belirgin bir azalma yaşanırsa, faiz indirimleri beklentileri Eylül veya hatta Temmuz ayına çekilebilir. Bu bağlamda, gelecek hafta açıklanacak olan tarım dışı istihdam ve haftalık işsizlik maaşı başvuruları, piyasalarda yakından izlenecek.
ABD ve Avrupa’da Makroekonomik Veriler ve Finansal Gelişmeler
ABD’de Ekonomik Veriler ve Piyasa Beklentileri
Gelecek hafta boyunca, ABD’de bir dizi önemli makroekonomik veri açıklanacak. Salı günü, JOLTS açık iş sayısı ve imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) ile ISM imalat PMI verileri takip edilecek. Bu veriler, ekonominin genel sağlığı ve istihdam piyasasının durumu hakkında önemli ipuçları sağlayacak.
Çarşamba günü, ADP özel sektör istihdam raporu ve dış ticaret dengesi açıklanacak. Perşembe ise, tarım dışı istihdam, işsizlik oranı, haftalık işsizlik maaşı başvuruları ve hizmet sektörü PMI verileri piyasalarda önemli yer tutacak. Cuma günü ise, fabrika siparişleri ve dayanıklı mal siparişleri verileri açıklanacak.
Avrupa Ekonomisinde Güncel Gelişmeler
Avrupa’da ise, önümüzdeki hafta boyunca büyüme oranları, enflasyon ve işsizlik gibi temel göstergeler takip edilecek. Pazartesi günü İngiltere’de büyüme ve Almanya’da enflasyon verileri açıklanacak. Salı günü Euro bölgesi genelinde imalat sanayi PMI ve enflasyon verileri, Çarşamba günü ise işsizlik oranları ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde’ın konuşması önemli olacak.
Perşembe günü, bölge genelinde hizmet sektörü PMI ve Cuma günü ise Almanya’da fabrika siparişleri ve Euro bölgesinde üretici enflasyonu izlenecek.
Asya Piyasalarında Son Durum ve Gözlemler
Asya’da Risk İştahı ve Ticaret Anlaşmaları
Asya piyasaları, bölgedeki jeopolitik gelişmeler ve küresel ticaret yakınlaşmalarıyla desteklendi. Özellikle, Çin ve ABD arasındaki ticaret görüşmelerinde varılan mutabakat, bölgedeki risk iştahını artırdı. Çin, ABD ile Londra’da yürütülen ekonomi ve ticaret görüşmelerinde, ihracat ve kontrol altındaki ürünlerin ihracatına ilişkin anlaşmaları sonuçlandırdı.
Japonya ve Güney Kore’de Ekonomik Göstergeler
Japonya’da, Tokyo TÜFE’nin haziran ayında yıllık yüzde 3,1 artması, enflasyonist baskıların devam ettiğine işaret ediyor. Güney Kore’de ise, sanayi şirketlerinin karlarındaki azalma ve ticaret belirsizlikleri nedeniyle piyasalar temkinli seyrediyor. Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 1,13 yükselirken, Japonya’da Nikkei 225 yüzde 4,55 oranında artış gösterdi.
Çin Ekonomik Gelişmeleri
Çin’de, sanayi şirketlerinin karlarında yaşanan azalma ve sanayinin genel durumu, ticaret savaşlarının etkisini gösteriyor. Ulusal İstatistik Bürosu’nun verilerine göre, sanayi şirketlerinin karları Mayıs ayında yüzde 9,1 azaldı. Bu, tedarik zinciri ve ekonomik büyüme açısından önemli bir gösterge.
Yurt İçi Piyasalarda Enflasyon ve Ekonomik Gelişmeler
Enflasyon ve Borsa Performansı
Yurt içinde, BIST 100 endeksi geçtiğimiz hafta yüzde 2,19 artışla 9.404,89 puana yükseldi. Enflasyon verileri, önümüzdeki hafta yatırımcıların odağında olacak. Enflasyonun kontrol altında kalması veya beklentilere paralel seyretmesi, piyasalara olumlu yansıyabilir.
SPK ve Piyasa Düzenlemeleri
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), açığa satış işlemlerinin ve pay geri alımlarının devamını 29 Ağustos’a kadar uzattı. Bu, piyasalarda istikrar ve likiditenin korunmasına yönelik alınmış önemli bir tedbir olarak görülüyor.
Döviz Kuru ve Para Politikası
Dolar/TL kuru, geçen hafta yüzde 0,6 artışla 39,9070 seviyesinde kapandı. Önümüzdeki hafta, işsizlik oranı, dış ticaret dengesi, enflasyon ve reel efektif döviz kuru gibi göstergeler takip edilecek. Enflasyon rakamlarının beklentilere uygun gelmesi veya altında kalması, TL’nin güçlenmesine katkı sağlayabilir.
Sonuç ve Değerlendirme
Küresel ve yerel piyasalarda yaşanan gelişmeler, yatırımcıların risk algısını ve portföy stratejilerini doğrudan etkiliyor. Jeopolitik risklerin azalması, özellikle enerji ve emtia fiyatlarında görülen düşüşler ve ABD’de faiz indirimi beklentilerinin güçlenmesi, riskli varlıklara olan ilgiyi artırdı. Aynı zamanda, enflasyon ve ekonomik büyüme göstergeleri, merkez bankalarının politikalarına yön veriyor.
Gelecek hafta, açıklanacak makroekonomik veriler ve jeopolitik gelişmeler yakından izlenecek. Özellikle ABD’deki istihdam ve enflasyon verileri, Fed’in faiz politikası ve piyasa beklentilerini şekillendirecek. Avrupa ve Asya’da ise, bölgesel gelişmeler ve ticaret anlaşmaları, piyasalardaki hareketliliği belirleyecek.
İşte bu gelişmeler ışığında, yatırımcılar, riskleri dikkatle yöneterek, fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeye çalışmalı. Uzun vadeli perspektif ve disiplinli stratejiler, piyasalardaki volatilitenin daimi olmadığı gerçeğiyle uyumlu hareket etmeyi sağlar.