Otomotivde canlılık ‘satış sonrası’na kaydı

Otomotivde canlılık ‘satış sonrası’na kaydı

Türkiye otomotiv sektöründe son dönemde dikkat çekici bir değişim yaşanıyor. Üretim ve iç pazarda daralma gözlemlenirken, “aftermarket” olarak bilinen satış sonrası pazarı ise beklenmedik bir hareketlilik kazanıyor. Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği (OSS) Başkanı Ali Özçete, sektördeki bu dönüşümün temel nedenlerini ve 2025 yılına dair beklentilerini Ekonomim’e değerlendirdi. Özçete’ye göre, orijinal yedek parça fiyatlarındaki ciddi artış, tüketicileri satış sonrası pazara yöneltiyor ve bu durum sektörü canlandırıyor. Aynı zamanda, büyüyen bu pazarın istihdam oranlarında da pozitif bir etki yarattığını vurguluyor.

Ali Özçete’den Faiz Politikalarına İlişkin Açıklama

Özçete, 2025 yılının sektör için kritik bir döneme işaret ettiğini belirtiyor. Yılın ilk aylarında yurt içi satış rakamlarının üretici ve dağıtıcı firmalar açısından olumlu bir başlangıç yaptığını ifade eden Özçete, bu ivmenin yılın geneline yayılmasında faiz indirimleri ve döviz kurlarındaki dalgalanmaların belirleyici olacağını söylüyor. Faiz politikalarının otomotiv sektörü üzerindeki etkisine dikkat çeken Özçete, uygun finansman koşullarının hem tüketici talebini artıracağını hem de sektörün büyüme potansiyelini destekleyeceğini dile getiriyor.

Satış Sonrası Pazarı Canlılık

Satış sonrası pazarını 2025’te etkileyecek bir diğer önemli konu ise Çinli yatırımcıların Türkiye’ye yönelik üretim yatırımları. Özçete, bu yatırımların sektöre çift yönlü bir fayda sağlayacağını düşünüyor: “Çinli firmaların Türkiye’de üretim yapması, hem istihdama doğrudan katkı sunacak hem de 2025 yılı için bize ek bir güvence sağlayacak.” Türkiye’nin halihazırda Avrupa ülkeleri için otomotiv satış sonrası pazarında önemli bir tedarikçi konumunda olduğunu hatırlatan Özçete, bu avantajın korunması ve geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Bunun için gelecek teknolojilerinin yakından takip edilmesi ve katma değeri yüksek ürünlerin ihracatına odaklanılması gerektiğini ifade ediyor. Özellikle elektrikli ve otonom araç teknolojilerindeki hızlı gelişmelerin, yan sanayi sektörünü de dönüştürdüğünü ve bu değişime ayak uydurmanın elzem olduğunu belirtiyor.

Çin ve Avrupa Birliği arasındaki rekabetin Türkiye’ye olumlu yansımaları da Özçete’nin değindiği bir başka nokta. Bu rekabetin, Türkiye’nin küresel otomotiv ve satış sonrası pazarındaki konumunu güçlendirdiğini savunan Özçete, “Ülke olarak bu alanda en çok katkı sağlayan oyunculardan biriyiz. 2025’te yeni trendleri takip ederek aftermarket pazarına yön vermeyi hedefliyoruz” diyor. Sektördeki üretici ve dağıtıcı firmaların organize bir şekilde hareket etmesinin, bu hedeflere ulaşmada büyük bir güç sağladığını ekliyor. Özçete, yeni yıla dair umutlarının ve inançlarının her zamankinden yüksek olduğunu ifade ederek, sektörün geleceğine dair iyimser bir tablo çiziyor.

Ancak sektördeki tüm gelişmeler olumlu değil. Son dönemde gündeme gelen 25 yaş ve üzeri araçlara yönelik hurda teşviki yasa tasarısı, satış sonrası pazarı için bazı riskler barındırıyor. Özçete, bu tasarının henüz yasalaşmamış olmasına rağmen sektör üzerinde şimdiden negatif bir etki yarattığını belirtiyor. Sıfır araç almayı planlayan tüketicilerin hurda teşvikini beklemeye geçtiğini, eski araç sahiplerinin ise “Nasıl olsa hurdaya ayıracağım” düşüncesiyle araç bakımını ihmal ettiğini söylüyor. Bu durumun, sektörün ilk çeyrek performansını olumsuz etkilediğini ifade eden Özçete, yasa tasarısının kabul edilmesi halinde daha büyük sorunlar yaşanabileceğini öngörüyor. Özellikle 25 yaş ve üzeri araçların aftermarket pazarının önemli bir kitlesini oluşturduğuna dikkat çeken Özçete, bu araçların piyasadan çekilmesinin sektörü ciddi şekilde etkileyebileceğini vurguluyor.

Özçete, hurda teşviki yerine alternatif çözümler öneriyor. Araçların hurdaya ayrılmasından ziyade muayene kontrollerinin sıkılaştırılması ve trafiğe çıkmaya uygun olmayan araçların daha fazla denetime tabi tutulması gerektiğini savunuyor. Bu yaklaşımın, sektörde ani bir kayıp yaşanmasının önüne geçeceğini ve satış sonrası pazarının sürdürülebilirliğini koruyacağını düşünüyor. Özçete’nin bu önerisi, hem tüketici davranışlarını hem de sektör dinamiklerini dikkate alan bir perspektif sunuyor.

Sonuç olarak, Türkiye otomotiv satış sonrası sektörü, 2025 yılında hem fırsatlarla hem de zorluklarla karşı karşıya. Faiz indirimleri, Çin yatırımları ve teknolojik dönüşüm gibi unsurlar sektörü desteklerken, hurda teşviki gibi belirsizlikler risk oluşturuyor. Ali Özçete’nin liderliğindeki OSS, bu değişim sürecinde sektörü yönlendirmek ve Türkiye’nin küresel pazardaki güçlü konumunu korumak için çalışmalarını sürdürüyor.

Ali Özçete Kimdir?

Ali Özçete, Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği (OSS) Başkanı olarak tanınan bir isimdir. Türkiye otomotiv sektöründe önemli bir figür olan Özçete, özellikle “aftermarket” yani satış sonrası pazarın gelişimi ve bu alandaki dinamikler üzerine yaptığı çalışmalarla bilinir. Kendisi, sektördeki tecrübesi ve liderliğiyle, otomotiv yedek parça, bakım ve onarım hizmetleri alanında faaliyet gösteren firmaların çatı kuruluşu olan OSS’nin yönetiminde etkili bir rol oynamaktadır.

Ali Özçete, otomotiv sektöründeki güncel trendleri ve ekonomik gelişmeleri yakından takip eden bir yönetici olarak, satış sonrası pazarın Türkiye ekonomisindeki yerini sıkça vurgular. Özellikle son dönemde, orijinal yedek parça fiyatlarındaki artışın tüketicileri aftermarket ürünlere yönelttiğini ve bu durumun sektörü hareketlendirdiğini ifade etmiştir. Ayrıca, Çinli yatırımcıların Türkiye’ye yönelik üretim yatırımları, elektrikli ve otonom araç teknolojilerindeki gelişmeler gibi konuları, sektörün geleceği açısından kritik başlıklar olarak değerlendirir. Özçete, Türkiye’nin Avrupa ülkeleri için önemli bir tedarikçi konumunda olduğunu ve bu potansiyelin korunması için katma değerli ürün ihracatına odaklanılması gerektiğini savunur.

Kişisel geçmişi veya özgeçmişi hakkında kamuoyunda detaylı bilgi bulunmamakla birlikte, Özçete’nin sektörel liderliği ve vizyonu, otomotiv satış sonrası pazarında çalışan profesyoneller ve firmalar tarafından yakından tanınır. Kendisi, 2025 yılına dair sektör beklentilerini paylaşırken, faiz indirimleri, döviz kuru dalgalanmaları ve hurda teşviki gibi konuların piyasayı etkileyeceğini belirtmiş; aynı zamanda istihdam artışı ve ihracat odaklı büyümeye yönelik iyimser bir yaklaşım sergilemiştir.

  • Related Posts

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir