Table of Contents
Deprem Sonrası Müteahhitlerden Kentsel Dönüşüm Çağrısı: Türk İnşaat Sektörünün Geleceği
Türkiye, tarih boyunca depremlerle sınanmış bir ülke olarak, afetlere karşı dirençli bir yapılaşma ihtiyacı her geçen gün daha fazla hissediyor. Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) tarafından yayımlanan “İnşaat Sektörü Analizi Raporu”, sektörün 2023 ve 2024 yıllarındaki performansını değerlendirirken, deprem sonrası kentsel dönüşümün önemine vurgu yaparak müteahhitlerden gelen güçlü bir çağrıyı kamuoyuyla paylaştı. Raporda, Türk inşaat sektörünün hem iç piyasada hem de uluslararası arenada karşılaştığı zorluklar ve fırsatlar detaylı bir şekilde ele alınırken, afet odaklı kentsel dönüşümün artık bir seçenek değil, bir zorunluluk olduğu mesajı net bir şekilde ortaya kondu.
2023 ve 2024: İnşaat Sektörünün Performansı
TMB’nin raporuna göre, Türk inşaat sektörü 2023 yılını ekonomik ve jeopolitik olumsuzluklara rağmen güçlü bir şekilde kapatmayı başardı. Deprem bölgesinin yeniden inşası, sektörün genel ekonominin üzerinde bir büyüme kaydetmesinde önemli bir rol oynadı. Ancak 2024 yılının ilk çeyreğinde sektör, benzer problemlerle karşı karşıya kalmaya devam etti. Finansman sorunları, artan maliyetler ve küresel ticaretteki korumacı politikalar, sektörün büyüme potansiyelini sınırlayan başlıca faktörler olarak öne çıktı.
Raporda, özellikle ABD’nin uyguladığı tarife politikalarının küresel ticaret sistemini aşırı korumacı bir yapıya dönüştürdüğü belirtiliyor. Bu durum, Türk inşaat sektörünün uluslararası pazarda rekabet gücünü olumsuz etkileyebilir. TMB, bu tür risklerin azaltılması için hem iç piyasada hem de dış pazarda destekleyici politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. Finansman imkanlarının iyileştirilmesi, sektörel teşviklerin artırılması ve uluslararası projelerde Türk müteahhitlere daha fazla destek sağlanması, sektörün sürdürülebilir büyümesi için kritik öneme sahip.
Yurt Dışı Pazarda Türk Müteahhitlerin Yükselişi
Türk inşaat sektörü, yurt dışı pazarlarda da dikkat çekici bir performans sergiliyor. 2024 yılının ilk çeyreğinde, sektör toplam 560 milyon dolar değerinde 14 projeye imza attı. Türkmenistan, Libya ve Irak, Türk müteahhitlerin en aktif olduğu ülkeler arasında yer aldı. Raporda, sektörün yurt dışı pazarlarda hızla büyüdüğü belirtilirken, bu büyümenin sürdürülebilirliği için finansman sorunlarının çözülmesi gerektiği vurgulanıyor.
Ayrıca, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından Ukrayna’nın yeniden inşası, Türk inşaat sektörü için önemli bir fırsat olarak görülüyor. Ukrayna’daki altyapı ve konut projeleri, Türk müteahhitlerin uzmanlık alanlarına uygun bir zemin sunuyor. Ancak bu fırsatların değerlendirilebilmesi için, sektörün finansal ve lojistik kapasitesinin güçlendirilmesi gerekiyor. TMB, uluslararası projelerde Türk müteahhitlerin rekabet gücünü artırmak için devlet desteği ve stratejik iş birliklerinin önemine dikkat çekiyor.
Deprem Gerçeği ve Kentsel Dönüşümün Aciliyeti
Türkiye’nin deprem kuşağında yer aldığı gerçeği, yapılaşma süreçlerinde afet odaklı bir yaklaşımı zorunlu kılıyor. TMB Başkanı Eren, İstanbul’da yakın zamanda yaşanan depremlerde can kaybı olmamasını “en büyük teselli” olarak nitelendirirken, bu durumun kentsel dönüşümün aciliyetini bir kez daha gözler önüne serdiğini belirtti. Ülkemizde, özellikle 1999 Marmara Depremi öncesinde inşa edilen ve o dönemin yapı standartlarına uygun olmayan çok sayıda bina bulunuyor. Bu yapı stoku, deprem riski açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor.
TMB, afet odaklı kentsel dönüşümün hızlandırılması gerektiğini vurgularken, bu süreçte müteahhitlerin sorumluluklarının da net bir şekilde tanımlanması gerektiğini ifade ediyor. 2019 yılında yürürlüğe giren “Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik”, müteahhitlerin ekonomik, mali, mesleki ve teknik yeterliklerine göre sınıflandırılmasını öngörüyor. Ancak bu yönetmeliğin yurt çapında etkin ve tavizsiz bir şekilde uygulanması gerektiği belirtiliyor. TMB, bu düzenlemenin, sektörde kaliteyi artırarak depreme dayanıklı yapılaşmayı destekleyeceğini savunuyor.
Kentsel Dönüşümde Neler Yapılmalı?
Kentsel dönüşüm, sadece eski binaların yıkılıp yerine yenilerinin yapılması anlamına gelmiyor. Bu süreç, şehirlerin sosyal, ekonomik ve çevresel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde planlanmalı. TMB’nin raporunda, kentsel dönüşümün başarılı olabilmesi için şu adımların atılması gerektiği öne çıkıyor:
- Afet Odaklı Planlama: Deprem riski yüksek bölgelerde öncelikli olarak riskli yapıların tespit edilmesi ve bu yapıların yenilenmesi gerekiyor. Bunun için yerel yönetimler, merkezi hükümet ve özel sektör arasında güçlü bir iş birliği şart.
- Finansman Desteği: Kentsel dönüşüm projeleri genellikle yüksek maliyetli olduğu için, vatandaşlara ve müteahhitlere uygun finansman imkanları sunulmalı. Düşük faizli krediler, vergi teşvikleri ve hibe programları bu süreçte kritik rol oynayabilir.
- Toplumsal Farkındalık: Vatandaşların kentsel dönüşümün önemini anlaması ve bu sürece aktif olarak katılması gerekiyor. Bu nedenle, bilgilendirme kampanyaları ve eğitim programları düzenlenmeli.
- Denetim ve Şeffaflık: Kentsel dönüşüm projelerinde denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi, hem güvenilirliği artırır hem de olası suiistimallerin önüne geçer.
Geleceği İnşa Etmek
Türk inşaat sektörü, hem iç piyasada hem de uluslararası arenada önemli bir potansiyele sahip. Ancak bu potansiyelin tam anlamıyla hayata geçmesi için, sektörün karşılaştığı finansal ve yapısal sorunların çözülmesi gerekiyor. Deprem gerçeği, kentsel dönüşümün ertelenemez bir ihtiyaç olduğunu bir kez daha hatırlatırken, TMB’nin çağrısı, sektörün ve toplumun geleceği için kritik bir yol haritası sunuyor. Afet odaklı kentsel dönüşüm, sadece binaları değil, aynı zamanda şehirlerimizi ve yaşam kalitemizi yeniden inşa etme fırsatı sunuyor. Bu süreçte, devlet, özel sektör ve vatandaşların iş birliği, Türkiye’yi daha güvenli ve sürdürülebilir bir geleceğe taşıyacak en önemli unsur olacak.