Fetö Operasyonunda 176 Asker Tutuklandı

Fetö Operasyonunda 176 Asker Tutuklandı

Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ), Türkiye’nin yakın tarihindeki en ciddi ve uzun soluklu terör örgütlerinden biri olarak kabul edilmektedir. 2016 yılında gerçekleşen darbe girişiminin ardından örgüte karşı yürütülen soruşturmalar ve operasyonlar hız kesmeden devam etmektedir. Bu bağlamda, İstanbul ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılıkları, koordineli şekilde yeni operasyonlar gerçekleştirerek, örgütün emniyet, asker ve diğer kurumlar içerisindeki mahrem yapılanmasını deşifre etmeye devam etmektedir.

Soruşturmanın Kapsamı ve Amaçları

İstanbul ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından yürütülen bu soruşturma, örgütün devlet kurumlarındaki aktif ve pasif üyelerini, özellikle de mahrem yapılanma ve kritik noktalardaki bağlantılarını ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda, hem muvazzaf askerler hem de emniyet personeli hakkında geniş çaplı gözaltı kararları alınmış ve operasyonlar düzenlenmiştir.

Neden Bu Kadar Önemli?

FETÖ’nün devlet kurumlarındaki sızma ve etkinliği, Türkiye’nin milli güvenliği açısından büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle, yürütülen soruşturmalar, örgütün yapısal ve organizasyonel karmaşasını ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Gözaltına alınan ve soruşturma kapsamında değerlendirilen kişiler, örgütün gizli iletişim ve mahrem yapılanmasına dair ipuçları sunmakta, devletin bu yapıya karşı aldığı önlemler pekiştirilmektedir.

Gözaltı Kararları ve Operasyonlar

Toplam Gözaltına Alınan Kişi Sayısı ve Detaylar

İstanbul ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından müşterek olarak yürütülen bu soruşturma çerçevesinde toplamda 350’den fazla kişi hakkında gözaltı kararı verilmiştir. Bu kişilerden 174’ü muvazzaf askerler, yani halen görevde bulunan askerlerdir. Ayrıca, 176’sı ise örgütle bağlantılı olduğu değerlendirilen diğer askerlerdir. Bu sayılar, örgütün askeriyedeki faaliyetlerinin ne denli geniş ve yaygın olduğunu göstermektedir.

Askeri Personel Üzerine Yönelik Operasyonlar

Özellikle muvazzaf askerlerin hedef alınması, örgütün askeri yapıya sızma ve etki alanını genişletme çabalarını ortaya koymaktadır. Bu askerler arasında çeşitli rütbelerde subay ve astsubaylar bulunmaktadır. Gözaltına alınan askerlerin, örgütün gizli iletişim ağları ve mahrem yapılanmasıyla bağlantılı oldukları tespit edilmiştir.

Emniyet ve Diğer Güvenlik Güçleri Üzerine Operasyonlar

Öte yandan, İstanbul’da yürütülen soruşturma kapsamında, 14 ilde düzenlenen geniş çaplı operasyonlar ile 21 şüpheli gözaltına alınmıştır. Bu kişilerden 16’sı aktif emniyet personelidir. Bu durum, örgütün emniyet teşkilatındaki mahrem yapısına ve sızma faaliyetlerine işaret etmektedir.

Emniyet Mahrem Yapılanmasına Yönelik Çalışmalar

Emniyet İçindeki Yapılanmanın Önemi

FETÖ’nün emniyet teşkilatına sızması, örgütün kriminal faaliyetlerini ve devletin güvenlik altyapısını zayıflatmaya yönelik stratejik bir adımdır. Bu mahrem yapı, örgütün faaliyetlerini gizli tutmasını, kamuoyundan ve diğer kurumlar arasındaki denetimden sakınmasını sağlamaktadır.

14 İlde Gerçekleştirilen Operasyonlar

İstanbul ve diğer 13 ilde gerçekleştirilen operasyonlarda, örgütün emniyet mahrem yapılanmasına ilişkin belge, iletişim ve finansal kaynaklar ele geçirilmiştir. Bu operasyonlar, örgütün iç yapısını, iletişim yöntemlerini ve finansal akışlarını ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır.

Gözaltına Alınan Emniyet Personelinin Rolü

Gözaltına alınan emniyet personeli arasında çeşitli unvanlarda görev yapan kişiler bulunmaktadır. Bu kişiler, örgütün gizli iletişim ağına katılmış, bilgi sızdırmış veya örgüt lehine hareket etmiş olabilecekleri değerlendirilmektedir. Bu durum, güvenlik birimlerinin içindeki sızma ve ihanet riskini de gözler önüne sermektedir.

Soruşturmanın Hukuki ve Güvenlik Boyutları

Hukuki Süreç ve Takip Edilen Yöntemler

Gözaltına alınan kişiler, savcılık talimatıyla ifadeye çağrılmaktadır. Soruşturma kapsamında elde edilen deliller, teknik takip ve gizli tanık ifadeleri gibi çeşitli yöntemlerle desteklenmektedir. Ayrıca, örgütün iletişim ağlarının deşifre edilmesi amacıyla kriptolu iletişim araçlarının çözülmesine yönelik çalışmalar da yürütülmektedir.

Güvenlik Önlemleri ve Kamu Güvenliği

Operasyonların gerçekleştirildiği bölgelerde güvenlik önlemleri artırılmıştır. Gözaltı işlemleri sırasında ve sonrasında, kamu güvenliğinin sağlanması ve olası karşıt tepkilerin önlenmesi için önlemler alınmıştır. Bu, halkın güvenliğini ve kamu düzenini koruma adına büyük önem taşımaktadır.

Sonuçlar ve Geleceğe Yönelik Adımlar

Soruşturmanın Önemi ve Etkileri

Bu operasyonlar, örgütün devlet içindeki mahrem yapılanmasını ve iletişim ağını deşifre etme açısından büyük bir başarıdır. Ayrıca, örgüt üyelerinin ve sızmış emniyet görevlilerinin ortaya çıkarılması, örgütün gelecekteki faaliyetlerini engellemek açısından kritik öneme sahiptir.

Devam Eden Çalışmalar ve Beklentiler

İstanbul ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılıkları, soruşturmayı titizlikle sürdürüyor. Yeni gözaltı kararları ve operasyonların devam etmesi beklenmektedir. Ayrıca, örgütün finansal ve iletişim ağlarının tamamen ortaya çıkarılması için çalışmalar devam etmektedir.

Kamuoyuna Mesaj

Türkiye, devletine ve milletine sadık, milli güvenliğine önem veren bir toplumdur. Bu tür soruşturmalar ve operasyonlar, ülkenin birliğini ve bütünlüğünü koruma adına atılmış önemli adımlardır. Halkın bu süreçte devletine güvenmesi ve hukukun üstünlüğüne inanması büyük önem taşımaktadır.

Fetö Hakkında

FethullahçılarFethullah Gülen‘in telkinleri ile bir araya gelen insanların oluşturduğu, 1960’ların sonunda İzmir‘de ortaya çıkan, Said Nursi temelli öğretiye dayalı İslami bir cemaat ve istihbarat örgütüdür. Özünde ve hedefinde laiklik karşıtı ve şeriatçı bir yapıya, dışa dönük ise ılımlı ve zararsız görünüme sahip olan cemaat, dini faaliyetlerinin yanı sıra; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin anayasal kurumlarında meşru ve gayrimeşru yollarla hakimiyet sağlayarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetimini kendi ideolojisine göre dizayn etmeyi hedeflemektedir.

Faaliyetlerini başta Türkiye olmak üzere çeşitli ülkelerde gerçekleştiren bir toplumsal hareket olarak ortaya çıktığı iddia edilmektedir. Öte yandan hareket; özellikle Türk emniyet birimlerinde ve Türk yargı organlarında örgütlenmiş ve kritik pozisyonlarda hakimiyet kurmuştur. Bundan dolayı bazılarına göre ise hareket; siyaset, hükûmet, eğitim, medya, iş dünyası, kamusal ve kişisel yaşam üzerindeki üstünlüğünü güvence altına alarak seküler Türkiye’yi kendi imajına göre yeniden şekillendirmeyi amaçlayan muhafazakar bir oluşumdur.

Cemaat; Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde tamamen egemen olabilmek için emniyet, yargı, siyaset, medya ve silahlı kuvvetler içerisindeki mensuplarının yardımı sayesinde; ErgenekonBalyozPoyrazköy ve Askeri Casusluk davaları gibi soruşturmalarla Türk ordusunda görev alan çoğunluğu yüksek rütbeli binden fazla asker, sahte belge ve deliller ile cezaevine atmış veya ordudan tasfiye etmiştir. Bu askerlerin yerlerine ise Fetullahçı askerler getirilmiştir. Cemaat benzer girişimleri yargı, emniyet ve siyaset içerisinde de gerçekleştirmiştir. Örgüt lideri Gülen de bizzat cemaat üyelerinden devlet kadrolarını ele geçirmelerini istemiş, özellikle yargı ile mülkiyede kadrolaşmanın önemini vurgulamıştır. Bu girişimler, söylemler ve telkinler ile örgütün nihai amacının; Türkiye’de teokratik totaliter bir rejim kurmayı amaçladığı öne sürülmektedir.

Hareket; Türkiye KKTCPakistan İslam İşbirliği Teşkilatı ve Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi tarafından terör örgütü olarak tanınmaktadır. Ancak, hareketin terör faaliyetleri ABD ve Avrupa Birliği tarafından tanınmamaktadır.

Mayıs 2016’dan bu yana Gülen Hareketi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından terör örgütü olarak sınıflandırılmaktadır. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türk hükûmeti, Gülen Hareketi’ni darbeden sorumlu tuttu ve devlet yetkililerince yapılan soruşturmalar neticesinde binlerce askeri, hakimi, savcıyı ve devlet memurunu tutukladı. On binden fazla eğitim personeli açığa alındı ve özel kurumlarda çalışan 20.000’den fazla öğretmenin lisansı Gülen Hareketi ile bağlantılı olduğu iddiasıyla iptal edildi.

Hareketin kurucusu ve lideri Fetullah Gülen’dir. Örgüt lideri; harekete mensup çoğu kişi tarafından ise Mehdi olarak tanımlanmaktadır. Necip Hablemitoğlu ve Haydar Meriç gibi gazeteciler ve akademisyenler, örgüte mensup kişiler tarafından suikasta uğramıştır. Günümüzde, Cemaat mensupları Türk güvenlik güçlerine yakalanmamak için başka örgütlerin ve dini cemaatlerin içine sızarak kendilerini kamufle etmeye çalışmaktadır.

  • Editörün Seçimi

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir