Table of Contents
Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası (Fed), 19 Mart 2025 tarihine kadar olan son toplantısında para politikası kararlarını kamuoyuyla paylaştı. Fed’den yapılan açıklamada, federal fon oranı hedef aralığının yüzde 4,25-4,50 seviyesinde sabit tutulmasına karar verildiği belirtildi. Bu karar, bankanın enflasyon ve ekonomik büyüme hedeflerini destekleme stratejisinin bir parçası olarak öne çıkıyor. Açıklamada, kararın 1’e karşı 11 oyla alındığı ifade edilirken, Fed Guvernörü Christopher Waller’ın faiz oranlarının sabit tutulmasını desteklediği ancak menkul kıymet varlıklarındaki mevcut azaltma hızının devam ettirilmesini tercih ettiği vurgulandı. Waller’ın bu görüşü, Fed’in bilanço küçültme politikasına yönelik farklı yaklaşımların hala tartışma konusu olduğunu gösteriyor.
Faiz İndirimlerinde Ara Verilmişti
Fed’in son dönemdeki para politikası hamleleri, ekonomik göstergeler ve enflasyon verileri ışığında şekilleniyor. Banka, geçen yıl eylül ayında dört yıl aradan sonra ilk kez faiz indirimine gitmiş ve politika faizini 50 baz puan düşürmüştü. Bu adım, enflasyonda görülen ilerlemenin bir sonucu olarak değerlendirilmişti. Ardından kasım ve aralık aylarında da faiz indirimlerine devam eden Fed, her iki toplantıda da politika faizini 25’er baz puan aşağı çekmişti. Ancak ocak ayındaki toplantısında, art arda üç toplantıda gerçekleştirdiği faiz indirimlerine ara verme kararı almıştı. Bu karar, Fed’in enflasyonla mücadelede temkinli bir yaklaşım benimsediğini ve ekonomik verileri yakından izlediğini ortaya koyuyor.
Mart 2025 itibarıyla Fed’in faiz oranlarını sabit tutma kararı, bankanın mevcut ekonomik koşulları değerlendirme sürecinde olduğunu gösteriyor. Enflasyonun kontrol altına alınması ve iş gücü piyasasının dengelenmesi, Fed’in temel hedefleri arasında yer alıyor. Son toplantıda faiz oranlarının sabit tutulması, bankanın bu hedeflere yönelik stratejisinde bir süreklilik sağlama çabası olarak yorumlanabilir.
Enflasyondaki Gelişmeler, Fed’in Stratejisi ve Hedefi
ABD’de enflasyon, son yıllarda önemli dalgalanmalar yaşadı. Haziran 2022’de yıllık bazda yüzde 9’a ulaşarak 1981’den bu yana en yüksek seviyesini gören enflasyon, Fed’in agresif faiz artırımları ve para politikası sıkılaştırmalarıyla gerilemeye başladı. Şubatta yıllık bazda yüzde 2,8 olarak kaydedilen enflasyon oranı, Fed’in uzun vadeli yüzde 2 hedefinin hala üzerinde olsa da, önemli bir ilerlemenin sağlandığını gösteriyor. Bu düşüş, Fed’in geçtiğimiz yıllarda uyguladığı sıkı para politikasının etkisini yansıtıyor.
Fed’in faiz politikası, enflasyonu kontrol altına alırken ekonomik büyümeyi de desteklemeyi amaçlıyor. Ancak bu dengeyi sağlamak her zaman kolay olmuyor. Yüksek faiz oranları, borçlanma maliyetlerini artırarak tüketici harcamalarını ve yatırımları yavaşlatabilir. Öte yandan, faiz oranlarının çok hızlı düşürülmesi durumunda enflasyon yeniden yükselişe geçebilir. Fed’in son toplantıda faiz oranlarını sabit tutma kararı, bu hassas dengenin bir yansıması olarak görülebilir.
Christopher Waller’ın Duruşu ve Bilanço Küçültme Tartışmaları
Fed’in karar alma sürecinde oy kullanan üyelerden Christopher Waller’ın tutumu, dikkat çeken bir detay olarak öne çıkıyor. Waller, faiz oranlarının sabit tutulmasını desteklerken, bankanın bilanço küçültme hızının devam ettirilmesini savunuyor. Fed, pandemi döneminde genişleyen bilançosunu küçültmek için menkul kıymet varlıklarını azaltma sürecini sürdürüyor. Bu süreç, piyasadan likidite çekerek para arzını daraltmayı ve enflasyonist baskıları hafifletmeyi amaçlıyor. Ancak Waller’ın bu konudaki görüşü, diğer Fed üyeleriyle tam bir uyum içinde olmadığını gösteriyor. 1’e karşı 11 oyla alınan karar, Fed içinde farklı yaklaşımların varlığına işaret ediyor.
Bilanço küçültme politikası, Fed’in para politikası araçları arasında önemli bir yer tutuyor. Pandemi sırasında ekonomiyi desteklemek için genişletilen bilanço, şimdi kontrollü bir şekilde daraltılıyor. Waller’ın mevcut hızın sürdürülmesini tercih etmesi, bu sürecin enflasyon üzerindeki etkisini daha fazla görmek istediğini düşündürüyor. Diğer üyelerin ise faiz oranlarının sabit tutulmasıyla yetindiği ve bilanço küçültme hızında bir değişikliğe gerek duymadığı anlaşılıyor.
Ekonomik Görünüm ve Fed’in Gelecek Adımları
Fed’in faiz oranlarını sabit tutma kararı, ABD ekonomisinin mevcut durumuna dair ipuçları sunuyor. Enflasyondaki düşüş trendi devam etse de, Fed’in yüzde 2 hedefine ulaşması için daha alınacak yol var. İş gücü piyasası ise genel olarak güçlü kalmaya devam ediyor, ancak bazı sektörlerde yavaşlama işaretleri görülüyor. Bu koşullarda Fed, faiz indirimlerine yeniden başlamadan önce daha fazla veri görmek isteyebilir.
Önümüzdeki aylarda Fed’in izleyeceği yol, büyük ölçüde enflasyon verilerine, iş gücü piyasasının durumuna ve küresel ekonomik gelişmelere bağlı olacak. Eğer enflasyon yüzde 2 hedefine yaklaşmaya devam ederse, Fed’in faiz indirimlerine yeniden başlama olasılığı artabilir. Ancak ekonomik büyümede beklenmedik bir yavaşlama veya enflasyonda ani bir yükseliş olursa, banka stratejisini yeniden gözden geçirebilir.
Fed’in Mart 2025 toplantısında faiz oranlarını yüzde 4,25-4,50 aralığında sabit tutma kararı, bankanın temkinli ve dengeli bir yaklaşım sergilediğini gösteriyor. Enflasyonda kaydedilen ilerleme, Fed’in son yıllardaki sıkı para politikasının meyvelerini verdiğini ortaya koyarken, yüzde 2 hedefi için çalışmaların devam ettiği anlaşılıyor. Christopher Waller’ın bilanço küçültme hızına yönelik görüşleri ise Fed içindeki farklı perspektifleri yansıtıyor.
ABD ekonomisi, Fed’in politikaları doğrultusunda şekillenmeye devam ederken, önümüzdeki dönemde açıklanacak veriler bankanın gelecek hamlelerini belirlemede kilit rol oynayacak. Ekonomik istikrar ve enflasyon kontrolü arasındaki bu ince çizgide, Fed’in kararları hem ABD hem de küresel piyasalar için büyük önem taşımaya devam edecek.