BORSA İSTANBUL DÜŞÜŞTE

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından Borsa İstanbul endeksindeki kayıp artmaya devam ediyor.

BİST 100 endeksinde İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından başlayan satışa dalgası ve düşüş 21 Mart’ta da sürdü.

Cuma günü 9 binin altını test eden BIST 100 Endeksi gün içinde yüzde 7,81 düşüş kaydetti. Endeks haftayı 9.044,64 puandan kapattı.

“Endekse Bağlı Devre Kesici” sistemi Cuma günü iki kez devreye girdi. 19 Mart’ta da iki kez devre kesici uygulanmıştı.

Bankacılık endeksinde haftalık düşüş ise yüzde 26’yı aşarak son yılların en büyük kayıplarından biri olarak kayda geçti.

İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alınmasının ardından Türk Lirası Dolar karşısında yaklaşık yüzde 12 değer kaybetti. Amerikan doları 42 lira, Euro da 45 liradan işlem gördü.

Reuters haber ajansı bu süreçte dövize müdahale edildiğini, hesaplamalara göre Merkez Bankası’nın 10 milyar dolar civarında satış yaptığını iddia etti.

Müdahaleler sonrasında 21 Mart’ta dolar 37 lira, euro 40 lira civarına indi.

‘Endekse Bağlı Devre Kesici’ nedir?

“Endekse Bağlı Devre Kesici” borsada bir acil durum önlemi olarak kullanılıyor.

Bu sistem, borsa endeksinde yüzde 5 oranında düşüş olduğunda otomatik olarak devreye giriyor ve işlemler geçici olarak durduruluyor.

İlk devre kesici genellikle 20 dakika sürüyor. Ardından emir toplama süresi başlatılıyor. Bu işlem de beş dakika sürüyor. Bu süre içinde hisse senetlerinin devre kesicinin uygulandığı andaki fiyatları üzerinden tek fiyat sistemi uygulanıyor. Sonra borsa yeniden işleme açılıyor.

İşleme açıldıktan sonra eğer borsa endeksi yüzde 7 düşerse bu sistem tekrar devreye giriyor ve işlemler bu sefer daha uzun süreliğine durduruluyor.

Borsada satış yapanlar, alış yapanlardan fazla olduğunda hisse senetlerinin değeri düşüyor. Yatırımcılar aynı anda çok fazla hisse satmaya çalışırsa, fiyatlar da hızla düşüyor. Bu durumda borsada düşüş görülüyor.

Ekonomist İris Cibre BBC Türkçe‘ye yaptığı değerlendirmede “şu an yaşanan konjonktür ve riskler dolayısıyla çoğunlukla satış yapıldığını” belirtti.

Cibre, yabancı yatırımcıların hareketlerine dikkat çekerek yatırımcıların aldıkları hisse senetleri ve tahvilleri satmaya başladığını belirtti.

İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından “yabancı yatırımcının kur atağı olur beklentisiyle dolar satmaya başladığını” söyleyen Cibre, “hepsini bir anda satmaya başlayınca finansal piyasalarda bir panik havası oldu” dedi.

“Cuma günü seansın son günü olduğu için kimse de hafta sonu riskini alıp hisse senedini elinde tutmak istemiyor” diyen Cibre’ye göre, bankacılık hisselerindeki düşüş de yabancı yatırımcıların çekilmesi ile bağlantılı.

‘Ülke siyasetinde belirsizlik borsaları olumsuz etkiler’

Ekonomi yazarı ve gazeteci Hayri Kozanoğlu’nun BBC Türkçe‘ye yaptığı değerlendirmeye göre ülke siyasetindeki belirsizlik borsaları olumsuz etkiliyor.

Hisse senetlerine yapılan yatırımların orta ve uzun vadeli bir perspektife sahip olduğunu belirten Kozanoğlu, riskin barometresi olan CDS priminin 330 dolaylarına yükselmesinin de “ülkeye yönelik bu olumsuz etkiyi doğruladığı” görüşünde.

Kozanoğlu’na göre bir diğer faktör de dövize yönelimin rezerv satışıyla yavaşlatılması.

Türk lirasındaki değer kaybının endeksin dolar cinsinden otomatik düşüşünü getirdiğini belirten Kozanoğlu, “önümüzdeki günlerde dövizin sıçrama olasılığı düşünülerek yabancı çıkışlarının hızlanması olabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Kozanoğlu’na göre faizlerin yüksek kalması da “borsa için olumsuz” bir gelişme. Bunun sebebi, hem faizin şirketler için doğrudan bir maliyet unsuru olması hem de faizli enstrümanların “görece daha cazip hale gelmesi”.

Kozanoğlu, keskin düşüşlerin sebebini de tüm bu etmenlerin yanı sıra “kredili yatırımcıların pozisyon kapatmak için zorunlu satışları ve düşüş trendinin panik satışlarını tetiklemesine” bağlıyor.

Bankacılık hisselerindeki düşüşü de değerlendiren Kozanoğlu, yabancı yatırımcıların büyük piyasada değerli banka ve holding gibi mecralara yatırım yaptığını, “o nedenle 35 milyar dolarlık portföylerindeki çıkışların buraları daha olumsuz etkilediğini” söyledi.

Kozanoğlu ayrıca “yükselmesi beklenen faiz varlıklarının vadesi borçlarından uzun olduğu için bankaları olumsuz etkiler” değerlendirmesinde bulundu.

‘Müdahaleci politikalar sürebilir’

Berlin Ekonomi ve Hukuk Okulu’nda (Berlin School of Economics and Law) öğretim görevlisi olarak çalışan Prof. Dr. Ümit Akçay, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından ekonomide yaşanan çalkantıların daha geniş bir çerçevede değerlendirilmesi gerektiği görüşünde.

Daha büyük bir döviz şokunun önlendiğini belirten Akçay, bu durumun ihracatçılar için bir “kazanç” olduğunu, “ihracatçıların uzun zamandır zayıf bir lira için lobi faaliyeti yürüttüklerini, şimdi aradıkları devalüasyonun bir kısmını sağladıklarını” söylüyor.

TCMB’nin enflasyon hedefini yukarı yönlü revize edebileceğini belirten Akçay, “Bu da önümüzdeki günlerde daha fazla istikrarsızlığın önünü açabilir” diyor.

Akçay, piyasaların dikkatinin de “bir kez daha TCMB’nin döviz rezervlerine çevrildiğini” belirtiyor.

Özel sektörün artan döviz cinsinden borcunun bilanço krizlerini tetikleyerek finansal kırılganlığı arttırabileceğini belirten Akçay, Merkez Bankası’nın da döviz talebinin artmasıyla birlikte yüksek faiz oranlarını korumak için baskı altında kalabileceğini söylüyor.

Yüksek faiz oranları döneminin devam etmesi ise “ekonomik toparlanmanın gecikmesi ve durgunluk riski” taşıyor.

Akçay’a göre hükümetin döviz talebini sınırlandırmaya çalışması, döviz korumalı TL mevduatına benzer önlemlerin yeniden gündeme gelmesine sebep olabilir.

Akçay, demokratikleşme olmadan sermaye çıkışlarının engellenemeyeceği yönündeki değerlendirmelerin yetersiz olduğu görüşünde.

Akçay’a göre “ülkeden sermaye çıkışları daha müdahaleci politikalarla hafifletilebilir.”

ALINTI HABER: BBC TÜRKÇE

  • Related Posts

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir