
İçindekiler
Çiftçiye AB Kaynaklı 200 Milyon Euro Destek
Hollanda Kalkınma Bankası (FMO), Avrupa Birliği (AB) destekli ve risk paylaşım modeliyle çalışan yeni bir finansman programını Türkiye’ye getirmeye hazırlanıyor. Bu girişim, özellikle kırsal kesimdeki KOBİ’ler, çiftçiler ve düşük gelirli kesimler için finansmana erişimi kolaylaştırmayı amaçlayan önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Programın temel özelliği, risk paylaşımı ve garantiler aracılığıyla finans kuruluşlarının kredi verme kapasitesini artırmak ve finansal kapsayıcılığı genişletmek.
Programın Amacı ve Kapsamı
NASIRA+ programı, toplamda yaklaşık 200 milyon Euro tutarında kredi portföy garantisi sağlayarak, finans sektöründeki erişim sorunlarını çözmeye odaklanıyor. Bu girişim, özellikle kırsal ve tarımsal sektörlerde faaliyet gösteren küçük ölçekli işletmelerin ve çiftçilerin finansmana ulaşmasını kolaylaştırmak için tasarlandı. Program, sürdürülebilir kalkınma ve çevresel sorumluluk ilkeleri doğrultusunda hareket ederek, bölgesel kalkınmayı desteklemeyi hedefliyor.
Hollanda Kalkınma Bankası (FMO) ve Sürdürülebilir Kalkınmadaki Rolü
FMO’nun Tarihçesi ve Faaliyet Alanları
Hollanda Kalkınma Bankası (FMO), 1970 yılında Hollanda hükümeti ve çeşitli uluslararası ortakların desteğiyle kurulmuş, gelişmekte olan ülkelerde sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen önde gelen finans kuruluşlarından biridir. Banka, özellikle tarım, enerji, finans ve altyapı sektörlerinde projelere finansman sağlayarak, ekonomik büyüme ve sosyal gelişmeyi teşvik ediyor. FMO, sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda yatırımlar yaparak, çevresel ve sosyal sorumluluk ilkelerine uyumu ön planda tutuyor.
Sürdürülebilirlik ve Sosyal Etki Odaklı Yatırımlar
FMO’nun stratejisinin temel taşları arasında, düşük karbon ayak izine sahip projeleri desteklemek, kadın girişimciliğini teşvik etmek ve gençlerin ekonomik hayata katılımını sağlamak bulunuyor. Sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu projeler, hem ekonomik hem de toplumsal fayda sağlıyor. Bu kapsamda, FMO’nun finansman sağladığı projeler, yerel halkların yaşam kalitesini artırırken, çevre koruma ve iklim değişikliğiyle mücadele gibi küresel hedeflere de katkıda bulunuyor.
NASIRA+ Programının Türkiye’ye Getirilme Süreci ve Amaçları
Programın Türkiye’deki Uygulama Planları
AB destekli NASIRA+ programı, 2025’in son çeyreğinde Türkiye’de hayata geçmeyi hedefliyor. Programın ilk aşamasında, özellikle kırsal ve tarımsal alanlarda faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli işletmelerin finansman ihtiyacını karşılamak üzere tasarlandı. Türkiye’deki ilk uygulayıcı olarak, uzun yıllardır sürdürülebilir tarım ve kırsal kalkınma projelerinde işbirliği yaptığı Şekerbank’ın seçilmesi planlanıyor. İlerleyen dönemde, diğer Türk bankalarının da programa dahil edilmesi öngörülüyor.
Programın Hedefleri ve Beklenen Etkileri
NASIRA+ programı, finansmana erişim konusunda sıkıntı yaşayan kesimlere ulaşmayı amaçlıyor. Program sayesinde, özellikle kırsalda yaşayan çiftçiler, kadın girişimciler ve küçük işletmeler, düşük teminat ve yüksek risk nedeniyle finansmana ulaşmakta zorlanan kesimler, desteklenecek. Bu girişimle, finansal kapsayıcılık artırılarak, ekonomik çeşitlilik ve sürdürülebilir kalkınma sağlanacak. Ayrıca, programın getirdiği garantiler, bankaların risklerini azaltıp, kredi verme kapasitesini artıracak.
Şekerbank ve Türkiye’deki Rolü
Şekerbank’ın Uluslararası İşbirlikleri ve Güçlü Ağları
Şekerbank, Türkiye’nin kırsal kalkınma ve tarım sektöründe köklü bir geçmişe sahip, öncü bankalardan biridir. Bankanın uluslararası finans kuruluşlarıyla yaptığı işbirlikleri, bankanın sürdürülebilir kalkınma ve kırsal kalkınma projelerine finansman sağlamasında önemli bir rol oynuyor. Şekerbank Genel Müdürü Aybala Şimşek Galpin’in ifadelerine göre, bankanın geniş şube ağı ve uluslararası kaynakları, kırsaldaki küçük üreticilere ve işletmelere ulaşmadaki anahtar unsurlardan biri.
Bankanın Kapsayıcı Finansman Yaklaşımı
Galpin, bankanın aktif büyüklüğünün ötesinde, sosyal ve çevresel hedeflere odaklanan bir finansman yaklaşımını benimsediğine vurgu yapıyor. Bu kapsamda, bankanın uzun vadeli yabancı kaynaklarını artırması ve sürdürülebilir projelere yönelmesi, Türkiye’deki kalkınma odaklı finansman faaliyetlerinin güçlenmesine katkı sağlıyor. Ayrıca, bankanın kırsaldaki küçük üreticilere, kadın girişimcilere ve çiftçilere ulaşması, Türkiye’nin kalkınma hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynuyor.

Kredi Garanti Programının Sosyal ve Ekonomik Faydaları
Galpin, NASIRA kredi portföy garanti programı sayesinde, finansmana erişim zorluğu yaşayan gerçek ihtiyaç sahiplerine destek sağlanacağını belirtiyor. Bu program, müşteri tabanını genişletip, tabana yaygın kredi büyümesine katkı sağlayacak ve böylece, kırsal kalkınmayı hızlandıracak.
FMO’nun Türkiye’deki Yatırımları ve Hedefleri
1 Milyar Euro’ya Ulaşma Hedefi
FMO, Türkiye’deki toplam portföyünü 640 milyon Euro seviyesinden 1 milyar Euro’ya çıkarmayı planlıyor. Bu hedef, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanındaki potansiyeline duyulan güvenin göstergesidir. FMO’nun Türkiye’deki yatırımları, özellikle tarım, enerji ve finans sektörlerine odaklanarak, bölgesel gelişmeye katkı sağlıyor.
Türkiye’deki Başarı Hikayeleri ve Gelecek Planları
FMO’nun Türkiye’deki projeleri, kırsal kalkınma ve sürdürülebilir tarım alanında önemli başarılar elde etti. Bu başarılar, diğer uluslararası finans kuruluşlarının da Türkiye’ye ilgisini artırdı. Önümüzdeki yıllarda, finansman alanında yeni projeler ve işbirlikleriyle, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal kalkınmasına daha büyük katkılar sağlamayı hedefliyor.
Son 6 Aylık ve Güncel Gelişmeler: KOBİ ve Çiftçilere Yönelik Destekler
6 Ayda 10 Bine Yakın KOBİ ve Çiftçiye Ulaşım
NASIRA+ programı kapsamında, son altı ayda yaklaşık 10 bin KOBİ ve çiftçiye ulaşan finansman sağlandı. Bu süreçte, toplamda 6,2 milyar TL tutarında kaynak kullanıldı. Bu destekler, yaklaşık 65 bin civarında yeni ve mevcut istihdamın korunmasına katkı sağladı.
Finansmanın Yüzdelik Dağılımı ve Sektörel Etki
Galpin, açıklamalarında, bankanın toplam kredilerinin yüzde 25 civarında kobi ve tarım kredilerine ayrıldığını belirtiyor. Özellikle, bankanın kredilerinin yüzde 60’ına yakın kısmı, KOBİ ve tarım sektörüne yönlendirilmiş durumda. Bu rakamlar, bankanın sosyal sorumluluk ve sürdürülebilir kalkınma alanındaki kararlılığını gösteriyor.
Ekonomik ve Makroİhtiyati Tedbirler ve Gelecek Vizyonu
Sıkılaşma Süreci ve Kredi Kaliteleri
Bankacılık sektöründeki sıkılaşma ve makroihityat tedbirleri, kredi risklerini minimize etmek amacıyla uygulandı. Galpin, bu sürecin, üretim ve yatırım ortamına olumsuz etkilerinin asgari seviyede tutulduğunu ve kredi kalitelerinde bozulma olmadığını belirtiyor. 2026 yılına dair pozitif beklentiler de bu güveni pekiştiriyor.
Şeffaflık ve Güçlü İletişim
Merkez Bankası’nın uyguladığı veri odaklı ve şeffaf iletişim politikası, ekonomik istikrar ve piyasa güveni açısından önemli. Bu yaklaşımla, bankalar ve finans kuruluşlarının, sürdürülebilir ve öngörülebilir bir ortamda faaliyet göstermesi sağlanıyor.
Dijitalleşme ve Şube Stratejileri
Yüz Yüze İletişimin Önemi
Türkiye’de kırsal nüfus ve tarım sektöründe yüz yüze iletişimin değeri büyük. Şube bankacılığı, sadece finansal işlemler değil, aynı zamanda toplumla iletişim ve güven inşası açısından da kritik bir rol oynuyor. Galpin, bu nedenle, şube ağlarının sadece bir tabela değil, stratejik bir araç olduğunu vurguluyor.
Dijital Yatırımlar ve Gelecek Planları
Şekerbank, dijitalleşmeye de büyük önem veriyor. Bu kapsamda, teknolojik altyapıya yatırım yaparak, hem operasyonel verimliliği artırmayı hem de müşterilere daha hızlı ve erişilebilir hizmet sunmayı hedefliyor. 300 milyon dolar ek kaynak kullanımı planlarıyla, dijital ve geleneksel bankacılığı bütünleştiren bir vizyon izleniyor.
Türkiye’nin Sürdürülebilir Kalkınmasında Yeni Bir Dönem
FMO’nun NASIRA+ programı ve diğer finansal girişimleri, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasında önemli bir kilometre taşı olacak. Bu programlar sayesinde, finansal kapsayıcılık artacak, kırsal kalkınma hız kazanacak ve küçük üreticiler ile çiftçiler daha güçlü bir finansal yapıya kavuşacak. Ayrıca, uluslararası işbirlikleri ve sürdürülebilir projeler, Türkiye’nin ekonomik dayanıklılığını artırmaya devam edecek.