
Table of Contents
ABD, İran, Rusya ve Çin’den Moskova’da Nükleer Zirve
Rusya’nın başkenti Moskova, İran’ın nükleer programına ilişkin kritik bir toplantıya ev sahipliği yaptı. İran, Rusya ve Çin’den uzman heyetlerin katılımıyla gerçekleşen üçlü zirve, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekti. Basına kapalı olarak düzenlenen toplantı, İran’ın nükleer faaliyetleri ve bu konudaki uluslararası gelişmeler etrafında yoğunlaştı.
Toplantının ardından İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Kazım Garibabadi, görüşmelerin içeriğine dair önemli açıklamalarda bulundu. Garibabadi, “Pekin’de Dışişleri Bakan Yardımcıları arasında daha önce varılan anlaşmaların bir devamı olarak, bugün Moskova’da İran, Rusya ve Çin arasında oldukça verimli ve yapıcı bir toplantı gerçekleştirildi” dedi.
Toplantıda, uzman heyetlerin nükleer meseleler, yaptırımların kaldırılması ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2231 sayılı kararıyla ilgili kapsamlı görüş alışverişinde bulunduğu belirtildi. 2015’te İran ile P5+1 ülkeleri (ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya) arasında imzalanan nükleer anlaşmayı destekleyen 2231 sayılı karar, İran’ın nükleer programını düzenleyen temel çerçevelerden biri olarak öne çıkıyor. Garibabadi, üç ülkenin bu süreçte yakın iş birliğini sürdürme konusunda kararlı bir duruş sergilediğini vurguladı.
Ayrıca, İran’ın diplomasiye olan bağlılığını koruduğunu ve nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması ya da yaptırımların hafifletilmesi gibi konularda ilgili tüm taraflarla görüşmelere açık olduğunu ifade etti. Bu açıklama, İran’ın hem bölgesel hem de küresel aktörlerle diyalog arayışını sürdürdüğünün bir göstergesi olarak değerlendirildi.
ABD-İran Görüşmeleri: Umman’da Dolaylı Diplomasi
Öte yandan, İran’ın nükleer programı etrafındaki gelişmeler yalnızca Moskova ile sınırlı kalmadı. ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada, İran ile “doğrudan görüşmeler” gerçekleştirildiğini ve bu temasların 12 Nisan Cumartesi günü devam edeceğini duyurdu. Ancak İran cephesinden gelen açıklamalar, bu görüşmelerin doğrudan değil, dolaylı bir şekilde yapılacağını ortaya koydu. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Umman’ın arabuluculuğunda gerçekleşecek görüşmelerin dolaylı formatta olacağını doğruladı. Daha önce doğrudan görüşmelere mesafeli duran İran’ın, Umman gibi tarafsız bir ülkeyi tercih etmesi, diplomasideki temkinli yaklaşımını yansıtıyor.
ABD ile İran arasındaki bu dolaylı görüşmeler, 2018’de Trump yönetiminin nükleer anlaşmadan çekilmesiyle başlayan gerilimin ardından yeni bir döneme işaret edebilir. İran, anlaşmadan çekilen ABD’nin uyguladığı ağır yaptırımların kaldırılmasını talep ederken, Washington ise Tahran’ın nükleer faaliyetlerini sınırlandırması gerektiğini savunuyor. Umman’daki görüşmelerin, bu iki ülke arasındaki uzun süredir devam eden anlaşmazlıkları çözme potansiyeli taşıyıp taşımadığı ise henüz belirsizliğini koruyor.
Üçlü İş Birliği ve Pekin Toplantısı
İran, Rusya ve Çin arasındaki iş birliği, Moskova’daki zirveyle sınırlı değil. Üç ülke, 14 Mart’ta Çin’in başkenti Pekin’de bir araya gelerek İran’ın nükleer programına dair son gelişmeleri masaya yatırmıştı. Pekin’deki toplantı, Moskova zirvesinin temelini oluşturan anlaşmaların zeminini hazırlamış görünüyor. Çin ve Rusya, İran’a karşı uygulanan Batı yaptırımlarına uzun süredir karşı çıkıyor ve Tahran ile ekonomik ve stratejik ilişkilerini güçlendirmeye devam ediyor. Bu durum, ABD ve Avrupa ülkeleriyle ilişkileri gergin olan İran için önemli bir destek olarak yorumlanıyor.
Sonuç olarak, Moskova’daki üçlü zirve ve Umman’da planlanan dolaylı görüşmeler, İran’ın nükleer programının uluslararası arenadaki yankılarının devam ettiğini gösteriyor. İran, bir yandan Rusya ve Çin gibi müttefikleriyle iş birliğini derinleştirirken, diğer yandan ABD ile dolaylı diplomasi kanallarını açık tutarak yaptırımların gölgesindeki ekonomik ve siyasi baskıları hafifletmeye çalışıyor. Önümüzdeki günler, bu görüşmelerin küresel dengeler üzerindeki etkisini daha net bir şekilde ortaya koyabilir.
Geleceğe Dair Sorular ve Beklentiler
Moskova’daki üçlü zirve ve Umman’da planlanan ABD-İran görüşmeleri, İran’ın nükleer programının küresel siyasetteki ağırlığını bir kez daha ortaya koydu. İran, bir yandan Rusya ve Çin gibi stratejik ortaklarıyla iş birliğini derinleştirerek Batı’ya karşı pozisyonunu sağlamlaştırmaya çalışırken, diğer yandan ABD ile dolaylı diplomasi kanallarını açık tutarak yaptırımların gölgesinden kurtulma yollarını arıyor. Ancak bu süreçte birçok soru işareti de beraberinde geliyor: Umman’daki görüşmeler, JCPOA’nın yeniden canlanmasına mı yol açacak, yoksa yalnızca geçici bir gerilim azaltma hamlesi mi olacak? Rusya ve Çin’in İran’a desteği, Batı ile ilişkilerde daha büyük bir kutuplaşmayı mı tetikleyecek?
Önümüzdeki günler, bu diplomatik hamlelerin sonuçlarını daha net bir şekilde ortaya koyacak. İran’ın nükleer programı, yalnızca bölgesel değil, küresel dengeleri etkileyebilecek bir mesele olarak uluslararası toplumun radarında kalmaya devam ediyor. Moskova ve Umman’dan çıkacak mesajlar, 2025’in diplomasi sahnesinde belirleyici bir rol oynayabilir.